Ey Sevgili,
[Günler sonra Sevgili’nin şehrinden, Medinetü’n Nebi’den dönüşümüz bir Cuma gününe rastladı diye geciken satırlardan nâşi affımızı istirham eyleriz.]
Keşki sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihan
Sözümüz cümle heman kıssa-i canan olsa
terennümü ile başlayalım özrümüzü beyana.
Keşke bütün cihan halkı benim sevgilimi sevse de sevgiliden başka
konuşulacak bir konu kalmasa, her söz sevgilinin bir başka halini,
bir farklı tavrını anlatsa…
Divan şiirinin kalıplaşmış kurallarına göre bir âşık sevgilisini başkalarının sevmesini istemez, hatta onu kendi gözünden bile kıskanır, rakiplerinden daima sakınıp saklarken Taşlıcalı Yahya’nın sevgilinin aşkını herkesle paylaşıma açması, cümle cihan halkının onu sevmesini istemesi ilk bakışta aşk kurallarına ters gibi görünmektedir. Kulların sultanı diğer kullardan (rakiplerden) kıskandığı, hatta dervişlerin kendi mürşitlerini diğer dervişlerden kıskandığı, memurun amiri diğer memurlardan sakındığı bir menfaat dünyasında “Keşke herkes benim sevdiğimi sevse!” diyebilmek, ancak sevgilinin yüceliğiyle doğru orantılı olarak anlaşılabilir.Kudret sahibi olan (Sevgili) ile kurbet sahibi olan (âşık) bu yüceliği en ziyade hak edenlerdir…
Sevgili Vedud olan Allah (cc) ve O’nun en sevdiği olunca herkesin aynı sevgiliyi sevmesinde hiçbir mahzur yoktur.
Bu da aşkın zirve noktasıdır ki âşıkın kemaline delalet eder. Çünkü orada rakiplik ortadan kalkar, varlık tek vücut olur,benlik düşüncesi tükenir ve “bir”in iyiliği herkesin ve her şeyin iyiliği olarak düşünülür. Âşık ile maşuk, seven ile sevilen bütünleşince sevenlerin çokluğu ancak sevenin yüceliğiyle ölçülür.
Okuyan yâdigârım anlasın kim bir zamân ile
bu dergâha şeref nâmında bir şâ’ir de yüz sürmüş
buyuran 19.yy ‘ın Tariki Mevleviyye müntesibi aşık-ı sadık gönüllerinden divan edebiyatının klasik dönem son şairlerinden Şeref Hanım’ım bir naat-ı şerifi:
Günahtan gayri yok bir özge kârım yâ Rasûlallah
Geçer gafletle her leyl ü nehârım yâ Rasûlallah
Serâpâ dolmada defterler a’mâl-i kabîhimle
Kirâmen Kâtibîn’den şermisârım yâ Rasûlallah
Nide pervâz edem uçmağa ferdâ kalmışım âciz
Kemend-i nefs ü şeytâna şikârım yâ Rasûlallah
Eşiğin görmeğe bin cânım olsa eylerim kurban
O rütbe hadden aştı intizârım yâ Rasûlallah
Ölür isem gubâr-ı Ravzana yüz sürmeden tâ haşr
Döğünsün taş ile seng-i mezârım yâ Rasûlallah
Senin evsâfını kaabil midir etmek Şeref îfâ
Ne çâre elde yoktur ihtiyârım yâ Rasûlallah
175. mest mp3 suretinde Ömer Tuğrul İnançer’in
latif nefesinden telezzüz eyleyebilirsiniz.
Bu hafta da sözlerimizi Efendimiz ile şerefyâb eylemekle müftehiriz. Mevlam bizleri güzel sohbetler ile merzuk eylesin (rızıklandırsın) duasıyla kalbinizin sahibine emanet olunuz efendim, huu