Elif elif diye, senden seni isterim


Ey yolcu (biraz dur, dinle beni),

Yola çıkmalı, yolda olmalı, yol almalıyız, yolu bulmalı, yol almalıyız

 

191elifdiye1

Kendi içimize bir yolculuk…

İnsan kendinden, kendine yol almayı bildiği, becerdiği müddetçe cehilden kurtulur.

 

Dünya kadar zengin olun, “siz sizin” olmadıkça kıymeti yoktur. Bir çok ilimlere vukufunuz olabilir, “siz sizi” bilmedikçe cehilden kurtulmuş değilsiniz. Bir teleskop ile en ufak bir yıldızı dahi ötelerden görebilirsiniz, “Size şahdamarınızdan daha yakınım ” [Kaf, 16] diyeni görmedikçe, gözünüzün sıhhatinden şüphe edilir.

 

Elif, Lam, Mim… Günahkar titrek ellerim,

‘Elif Elif’ diye diye senden seni isterim,

Madem ki sana varmak, dikenli yollar geçmek,

Vuslatımın kanıtı olsun; kevser suyundan içmek

 

İnsan ne ile yaşar?

Bu alemde çokları sevmek ve sevilmek, bulmak ve görebilmek için yaşar. Bu maksatla hep seveceğini arar, ekserisinde her dala konmak iştiyakı vardır. Eskisinde ufak bir kusur bulunca yenisini aramak, bulmak peşinde koşar durur.

 

Ey yolcu sen TEK olan ara bul!

 

Sev ve bilhassa O’na kendini sevdir. Asıl mesele kendini sevdirebilmektir. Herkesi O san ve herkese kendini sevdir. Bil ki insan evvela Yaradan tarafından sevilmiş de yaratılmıştır. Hem mahlukattan hiçbir hayat sahibi yoktur ki bir anne ile bir babanın mecazi aşkından hâsıl olmasın. Böylesi bir aşkın zuhuru ile, dünya zindanına gelen, sevmeyi sonradan öğrenirse de, sevildiğini pek güç anlayabilir. Kendisini sevip Yaradandan aldığı, öğrendiği sevgiyi yine O’na iade edebilirse ne mutlu…

 

Bu yolda önce aşık olunur, aşkı ve sevmeyi öğrenir ve fakat aşkta kemale erip mâşuk olmak herkese nasip olur devlet değildir. Hele maşukun sevgilisi olmak pek güçtür.

 

Nehir, dere ırmak isimleri denize döküldükten sonra kalmaz. Kemale eren herşey aksine intikal eder. Suyun sıcaklıktaki kemali buhar, soğukluktaki kemali buz olmasıdır. İnsanın kötülükteki kemali şeytan nâmını alır. İyilikteki mânevi kemali de Hâk nâmını alır. Çün gönlü tertemiz olmuş, fenalıklar gitmiştir. Hakk’ın saltanat yeri olmuştur.

 

Sâhib-i istidadın gönüllerinde, O’nun zuhurunun görünmesi neşesiyle mest olarak söyleriz. (Aşktan el-aman deyip incecikten yağan mânayı “Elif diye” görenin dilinden 191. Mestmp3 olarak dinleyebilirsiniz) Namazlar, niyazlar, oruçlar, haclar bu neşeyi vermezse neye yarar bu müslümanlık? Müslümanlık hamallık değildir erenler, Mânaya varan bir uçuş, bir oluştur.

 

Hakk’a varmada, kemale ermede, bizler elbetteki terbiyeye muhtacız

Sen bizleri şefkat-i Muhammediyye ile terbiye et ya rabbi

Muhabbet devasını her türlü yaralarımıza ilac eyle ya rabbi

Güzel(i) düşünün, Hoşça kalın, hoş olun efendim..

Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
 
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim

Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
huzur bulasınız efendim 

Reklam

One thought on “Elif elif diye, senden seni isterim

  1. “O denli mücrimim zerre sevabım varsa defterde
    ya sehvi katiban ya iftiradır ya Rasulallah”
    Kani

    menmun ve mesrur ve dahi feyz aldık, Allah razı olsun.

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.