Dört Terk


Tasavvuf dünyayı terketmeyi, yalnız ahireti arzulamayı emretmiyor mu? Dünyadan el etek çekmiş insanların ona ne faydası dokunabilir ki! Allah için değil de ahiret nimetleri için kulluk edenlerin hali nedir?

Der tarik-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk:
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk
 

Terk-i dünya: Dünya menfaati için iş yapmamak, dinini dünyayı toplamakta, kazanç sağlamakta kullanmamak.
Terk-i ukbâ: Ahiret sevabı hesabıyla da bir bezirgan zihniyetiyle hareket etmemek, cenneti ve nimetlerini, ilahi cemali temaşa için terkedip Allah’ın rızasını, hoşnutluğunu gaye edinmek.
Terk-i hesti: Kendi varlığını da terk edip Hak da fâni olmak.
Terk-i terk: Bu terklerin zihnine yerleşip de ben ne fedakar insanım diye bir duyguya kapılmamak, onun da unutmak.

Dünyadan soyutlanmak, Hıristiyanlıkta ve Yahudilikte vardır, ruhbanlıkdır bu. Halktan uzaklaşıp bir köşeye çekilmek ibadetle meşgul olmak, ruhbanlıktır bu. Dünyayı terk etmiş bir İslam mutasavvıfı yoktur. Hepsi dünyayla ilgilenmişlerdir ama dini bir vazife olarak yoksa ona değer verdiklerinden ve dünyalık elde etmek istediklerinden değil.

esadhocamTasavvuf bir lokma bir hırka mıdır?
Bir lokma bir hırka demek değildir. O İslam’ın özü ve hayata uygulanışıdır. Ahlakın düzeltilmesi ve nefsin ıslahıdır. Güzel bir tarifi vardır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır, gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf dost olmaktır ama kimseye yük olmamaktır. Herkese iyilik yapmaktır yeri geldiğinde bir lokma bir hırkaya kanaat edip insanlara yük olmamaktır. Haline razı, tokgözlü olmaktır. Aynı zamanda tasavvuf, Kur’an ahlakıdır, Resulullah’ın deruni halleri, şeriatın ince adabıdır. Bencillik değil diğerbinliktir. Merhamettir, muhabbettir, hizmettir. Laf ebeliği ve söz kalabalığı değil samimiyet, ihlas ve hikmettir. Kalp temizliği, irfan yüceliği ve sâlih amel üreticiliğidir. Bu sebepten her çağın insanının tasavvufa ihtiyacı vardır. Günümüz dünyasında gittikçe yalnızlaşan, çaresizleşen, mutsuzlaşan insanın tasavvufa ihtiyacı vardır. Mâzide olduğu gibi, günümüzde de, gelecekte de aranılacak, özlenecek ve uygulanılacaktır.

Haklısınız efendim, yalnız bütün bunları kim ve nasıl yapabilir?
Elbette böyle bir zihniyet ve şahsiyet eğitimi ise ancak derin tecrübesi, engin bilgisi, temiz vicdânı, sağlam imânı, güzel ahlakı, selîm zevki, coşkun şevki, ilâhi aşkı, tasavvufi neşesi olan, yüksek seviyeli, erdemli kişilerin, zümrelerin ve çevrelerin işi. İlim nâmına oynanan oyunları gören, sahtekarlıkları sezen, Hakk’ı seven aşıkların işi…

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.