Oruç ile benliği at, can oluver



Ey can bülbülü,
Bulagör gülü, Lâ mekân ili olsun durağın …

“Ne mutlu sözün fazlasını dilinde tutana ve malın fazlasını infak edene” manasındaki hadis-i şerife inat şimdilerde malın fazlasını saklıyor sözümüzü de pek kimseden esirgemiyoruz doğrusu, makam sahiplerinden affımızı istirham ederek, cürêtimizin mazur görülmesini dileyerek başlarız söze… Ne yapalım bir neşe, bir muhabbet var üzerimizde; zâhirde oruç ile, hakikatte ise Kur’an sayesinde, öze dönüp kâinatın ahengiyle hemhâl olmanın, müslümanca yaşama üzerine denemelerin mevsimi geliyor erenler, Hak Nebi (sav)’nin dilinden: “Eğer kullar Ramazan ayında bulunan her şeyin bilincinde olsaydı tüm varlığı ile bütün ayların Ramazan olmasını isterdi.”

Ne hoş geldin sen ey şehr-i Ramazan

Ramazan geldi; aşk ve iman padişahının sancağı erişti! Artık maddî yiyeceklerden elini çek! Çünkü, göklerden manevî rızık geldi ve can sofrası kuruldu! [Hz. Pir Mevlana]

Rızasın gözle Mevla’nın, desinler sana hoşgeldin
Cihân bağını mülk ettin, niçin divâna boş geldin

Biliriz her dem hatadır kârımız lakin boş ta gelmedik hani, Kenan-ı Rıfai (ks) hazretlerinin bir nutku şerifine, Udi İzzeddin Hümayi Elçioğlu’nun (1875-1950) (kendisi İsmail Hakkı Bey talebelerinden olup bir de Mevlevî âyin-i şerifi bestekarıdır) Acemaşiran makamında bestelediği ilahi, 205. Mestmp3 olarak ikramımızdır. Can kulağıyla dinlenmesi ve dahi icrası ile aşk-ı Mevla’nın celbine, fuyuzat-ı Rabbani’nin ilhamına vesile olmasını niyaz ederiz.

Ben ben isem canda değil / Ben sen isem tende değil
Sen ben isem ten can olur / Ben ben isem tende değil
Hasılı ben’den çıkıver / Benliği virân ediver
Canda beni ister isen / Benliği at can alıver

Hak Teala’nın “Oruç benim içindir” buyurduğu bir mevsimin gölgesi düştü üzerimize… Lakin bâtını, kendi iç dünyası, nefis ve heva ile dopdolu birer ten-pereste dönüşen, günümüz insanına “Oruç benim içindir” in lezzeti nasıl ulaşsın!

Madem “Ameller niyetlere göredir” ve “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” buyurdu Hak Nebi (sav). Her şey zihniyete göre, niyete göre… Çünkü insan aklıyla kalbiyle, niyetiyledir. Niyet kalbin amelidir. Amelsiz niyet (yapmak isteyip de yapamama), samimiyetsiz amelden (gösteriş için yapılandan) daha hayırlı olsa gerektir. İnsan bu, niyet ettiği güzel şeyleri her zaman yapamayabilir, şeytan ve nefsin işi ne! O niyete de mükâfat veriyor Allah… Yaparsa kat kat mükâfat veriyor. Ama yapamasa da, sen buna niyet ettin diye mükâfatı veriyor ya gelin biz dahi niyetlerimizi bir güzel tazeleyelim de Hakiki oruç ile talib-i Hak olan siz güzelim canlar, onun izam-ı şânına vâkıf olasınız.

Gönül kandili tokluktan kararır, can dimâğı yemekten şaşkınlaşır, ayna cila ile aydınlanır ya biz de Oruç nuruyla süsleyelim gönlümüzü ve bu Ramazan farklı bir oruca niyetlenelim.

Artık, ekmeğe karşı ağzını kapa, tatlı oruç geldi. Şimdiye kadar yemenin içmenin hünerini gördün. Şimdi de orucun hünerini seyret. Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır. Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları, oruç kalkanına çarpar kırılır. [Divân-ı Kebîr:II-2307]

İmsaktan iftara, yemeden içmeden, cimâdan kesilmek derse de şeriat, sen orucu “Boğaz kavgasından, yemek içmek davasının kesretinden, kasvet-i kalbe müptela olduğumuz, esir-i şehvet bir halden, cemî’-i mâsivâdan perhiz kılıp cümle heva ve hevesten fâriğ olarak lezzet-i muhabbetullaha varan bir hicrettir” diye anla ey can!

Hakiki oruç bütün heveslerden imsâk etmektir. Aramaya lâyık olmayanı arama! Söylenmesi lâzım olmayanı söyleme! Görülmeye lâyık olmayana bakma! Duyulmaması gerekeni dinleme! Hile ve düzene el atma! Emel yolunda adım atma! İlim ve ameli, riyadan arındır! Hatta kalbini Allah’dan gayrı her şeyden temizle! [Hz. Şârih Rusûhi Dede]

Ey safa ehli sûfi! Karınlar acıktığı zaman cisimler ruhanileşir. Miden boş olsun ki, ney gibi niyazla inleyesin. Miden boş olsun ki, kalem gibi sırları söyleyesin tâ ki meydân-ı aşkda tazarru ve niyâz ile bir hoşça nâle kılasın…

Ey vefa ehli âşıklar! Bu hafta da, Hazreti Şarih’in, “…Dervişe vâcibtir ki…” diye başladığı lokmanın şartlarına dair târifi ile veda ederiz sizlere: “…Ol lokma helal ola, ol lokmanın Hâlıkı Hak idiğin bilesin, ol lokmayı kendi kesb (kazanç) ve tahsîlinden bilmeyip belki mahzâ (ancak) Hakk’ın sana in’amı (nimeti) bilesin. Ol lokmanın mukabelesinde (karşılığında) şükür kılasın. Lokmanın evvelinde “Bismillah” demek ve yemekten sonra elleri yıkamak ve sofra ve kâse kenarına oturmak ve yemekten sonra “Elhamdulillah” demek, sol ayağın üzerine oturmak ve bir gayrının yediğine, lokmasına nazar kılmamak ve dahi kendi önünden yiyip ağzını şapırdatmamak ve yemekten sonra elleri yıkamak. Vallahu a’lem bi’s-sevâb.

Ey alemlerin Rabbi olan Mevlam! Bizlere kasvetli, kararmış, katılaşmış adeta taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşatacak oruçlar nasib eyle, feryadımızı, ah u vahımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin. Ya Rabbi! bizleri Ramazan-ı şerifin şefaatine nâil kıl, şikayetinden emin eyle, Gönlümüzü hakiki oruç ile saflaştırıp aşkın ile terbiye eyle…

Vakt-i şerif, Cuma, Şaban-ı Şerif, ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola, Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah, Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola, Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim, Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin, Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da huzur bulasınız…

2 thoughts on “Oruç ile benliği at, can oluver

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.