Eğer aşkı seversen can olasın


egeraskiseversen

Udi Necat Serkan ÜN icrası;

Eğer aşkı seversen cân olasın,
Kamu derdine hem dermân olasın.
Eğer aşkı seversen cân olâsın,
Gönüller tahtına sultan olâsın.
Eğer dünya seversen mübtelâsın,
Mânî sırrına nerde eresin.
Seversen dünyeyi mihnet bulâsın,
Erenler sırrını kaçan duyâsın.
Cihan köhne saraydır, sen beyisin,
Nice bir eskiye hasretlenensin.
Diken olma, gül ol erenler yolunda,
Diken olur isen oda yanâsın.
Ağudur, bal değil dünya murâdı,
Nice bir ağuya parmak banasın.
Niyâz için buyurdu Hak namâzı,
Niyazdan vay sanâ gâfil olâsın.
Kanatsız kuşlayın kaldın yabanda,
Kanatlı kuşlara nerde eresin.
Erenler nefesin âsâ edin sen,
Eğer nefsine uyarsan fenâsın.
Sana erden asa gerek bu yola,
Dayanırsan asaya dayanasın.
Gönüle gireni gönendi derler,
Gönüle sen de gir gönenesin.

Yunus’un bu sözü gözlüleredir,
Eğer âşık olursan uyanasın.
Yunus bu sözleri erenden aldı,
Sanâ dahî gerek ise alâsın.


Kutb’ül Aşıkın Hz. Yunus Emre (ks)

Aziz üstadımız, bir güzel âşık N. Serkan ÜN Beyefendi’ye dair yoğun isteklere binaen Baki Süha Ediboğlu güfteli Dr. Alaeddin Yavaşça’nın Kürdilihicazkar bestesi, Udi Necat Serkan ÜN icrası ile;

Şeyh Fahrettin Efendi Hazretlerinin nutk-u şerifine Salahi Dede’nin Bayati bestesi, Udi Necat Serkan ÜN icrası ile;

ŞEYH İBRAHİM FAHREDDİN ERENDEN (1886-1966)

Hz. Pir Nureddin Cerrahi Asitanesi son postnişini. Fatih, Karagümrük’te dünyaya geldi. Devrinin önemli hocalarından ders alarak zahiri ilimleri tahsil eden İbrahim Fahreddin Efendi, tarikat terbiyesini aynı dergahın şeyhleri olan amcası Yahya Galib Hayati ve babası Muhammed Rızaeddin Yaşar Efendi’lerden aldı. Babasının 1912’de irtihalinden sonra Cerrahi asitanesi postnişinliğine getirilen İbrahim Fahreddin Efendi, tekkelerin kapatıldığı 1925 tarihine kadar bu görevini sürdürmüştür. Tekke musikisi ve ayinleri konusunda devrinin en önemli ismi olan İbrahim Fahreddin Efendi, tekkelerin kapatılmasından sonra da tasavvuf kültürü ve musikisinin sonraki nesillere aktarılması yönünde büyük çaba sarfederek Muzaffer Ozak, Safer Dal, Kemal Evren gibi zatların yetişmesinde büyük rol oynamıştır. Envar-ı Hz. Nureddin, Sualname, Tarikatname gibi eserler kaleme alan İbrahim Fahreddin Erenden 1966 yılında alemi cemale yürümüş Karagümrük Cerrahi Dergahı haziresine sırlanmıştır. Fahrî mahlasıyla yazmış olduğu çok sayıda nutku şerifi bestelenmiştir.

Ahmet ÖZHAN icrası ile;

Ehli zikrin zikrine bürhân* olur vakt-i seher
Sahib-i derde dahi derman olur vakt-i seher
Halka-i tevhidde bulun nâim** olma FAHRİYÂ
Ehl-i nâim Hakk’a zindan olur vakt-i seher

*Bürhân: Delil, ispat
*Nâim: Uyuyan

HATIRATINDAN

Birinci Dünya Savaşının ardından Dersaadet işgal edilir.  Herkes gibi İbrahim Fahreddin Efendi’nin de içi kan ağlar ama çaresizdir.  İşgale sessizce direnirler. Yapabilecekleri bir şey yoktur. Yerli Rumlar ve Ermenilerin şımarıklığı bir yandan, işgalci İngiliz ve Fransız askerlerinin taşkınlığı diğer yandan Dersaadet halkını kahreder ama çaresiz susmak zorunda kalırlar. Ama bir gün Haydarpaşa Garında şahit olduğu manzaraya dayanamaz. Sohbeti baldan tatlı, yüzü nurdan parlak Allah dostu şahlanır. İşgalci Fransız subayı; muhtemelen esaretten gelmiş, harbin bin bir çilesini görmüş garip bir Osmanlı erini çağırır. Yüksek sesle tabii Fransızca bağırmaya, el kol hareketleri ile de niye selam vermediğini sorar. Ama garibim Osmanlı Askeri Fransızca’yı ne bilsin. Yıl 1920’dir ve Osmanlı’nın harp çilesi 1911’de başlamış dokuz yıl geçmesine rağmen bitmemiştir. 1911’de evinden çıkanlar Libya’dan Rumeli’ne koşmuşlar, iki Balkan Harbinde terhis görmeden Birinci Dünya Savaşına girmişlerdir. Şehit olmayanları esaret günlerini yaşamışlardır. Osmanlı Askerinde bu hali pür melalde Fransızcamı kalır? Zaten işgalci Fransız Subayının niyeti başkadır. Birkaç kelamdan oluşan bağırmadan sonra basar zavallı ere tokadı. Er çaresiz ne yapsın, iki damla gözyaşı döker gözünden, karşılık verememenin acısı ile eğer başını önüne…

Olayı karşıdan seyreden İbrahim Fahreddin Efendi bu manzara karşısında durur mu? Hamiyet-i diniyesi şahlanır. Zaten işgalcilerin tutumunda ötürü bıçak kemiğe dayanmıştır. Eliyle gel diye işaret eder ve çağırır Fransız subayını yanına. Fransız subay; Fahreddin Efendi’nin nur çehresinin heybetine kapılır koşa koşa gelir. Nefti yeşil Cerrahi tac-ı şerifi ile, simsiyah cübbesi ile adeta nuranileşmiş bir çehre karşısında basireti bağlanır Fransız Subayın, selam vermeyi unutur. Az önce subayın Osmanlı askerine yaptığı el kol hareketlerini tekrarlar Fahreddin Efendi ; hal diliyle “Hani Selam” der. Ardında da bir Osmanlı tokadı aşkeder ki yeniçerilerin talimlerinde mermere attıkları tokat gibidir. Haydarpaşa Garı tokadın şiddetinden inler. Fransız subayı; Osmanlı tokadı ile bir seksen iki doksan uzanır kalır yere.  Manzarayı gören işgalci askerler bir şey yapamazlar, döner arkasını gider İbrahim Fahreddin Efendi.

İşgal günlerinde İngilizlerin alimlerden ve meşayıhtan çekinip pek ilişmemeleri nedeniyle Anadolu’ya direnişe katılmak isteyen pek çok subaya yardımcı olur. Kimisi cübbesinin altında silah kaçırır, kimisi subayların Anadolu’ya geçmesine yardımcı olur…

Hz. Pir Nureddin Cerrahi ve dahi İbrahim Fahreddin Şevkiyül Cerrahi Efendilerimiz destgîr-i münirimiz ola. Sadât-ı kiram Efendilerimizin safa nazarları ferahyâb ve feyzyâb eyleye canları… Hazretimin himmet-i âlilerinin üzerlerimize sâyeban olmaklığı, ruh-u tayyibelerinin bu niyazdan haberdâr olmaklığı için, bilhassa Allah rızası için El-Fatiha

2 thoughts on “Eğer aşkı seversen can olasın

  1. Sultanım, Efendimin, bu gece sene-i devriyesi. Himmet-i aliyeleri cümle ihvanı yaranın üzerine sayeban ola. Fakirede, Tarik-i Cerrahi’ye ve bittahsis Hz.Pir’e ve Fahreddin efendimize layık derviş olabilmek nasip ola. Eyvallah Huuu

Söyleyecek sözüm var...

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.