Düştük yoluna


Nefsine, hevesine değil O’na uyanlara,
Ey Nebî! Sana da, iman sahiplerinden sana uyanlara da Allah yeter. [Enfâl, 64]

Derûnum âteş-i aşkına yandır yâ Resûlallah
Dil-i teşnem mey-i vaslına kandır yâ Resûlallah


Firâk-ı aşkın bağrım yakıp eşkim revân etti
Dü çeşmi intizârım dolu kandır yâ Resûlallah

O güzeller padişahının bulunduğu yere göç var! O sevgilinin güneşinin doğdugu yere göç var! Geri kalanların kervanı yola düştü. Haydi, ey davrananlar, biraz çabuk olun, göç var! O erlik ve ölümsüzlük denizine doğru, ötelere göç var! Padişahın yüzünün güneşi doğdu, dünya aydınlandı. Ey bekçiler sabah oldu, göç var! Asıllarına, yani can denizine doğru dostlar topluluğu yağmur gibi yağıyor, seller gibi akıyor, ötelere göç var! [Hz. Pir Mevlana]

Âteşin perdeden bir ah çekip yâren ile demsâz olmaya geldik;

Meded Allah sana sundum elimi
Bizi ol dost Muhammed’den (sav) ayırma!
Gayrı kime arzedeyim halimi
Bizi ol dost Muhammed’den (sav) ayırma!
Siz bu satırları okurken bizler su gibi gülün içinde, reyhanın içinde gizlenerek yola düştük, akıp gidiyoruz, o cennet bahçesinden esen nebevi iklimden, rahmet yağmurundan istifâde niyetiyle, aşk kapılarını açsın diye düştük yoluna…

Sâfa göğünde nurlar saçan kavuşma günü çıkageldi, sabahımız aşkla doldu da düştük yoluna…

Öyle güzel mekân ki âlem üstü âlemdir.
O mekânı sevmemek ıstıraptır, elemdir.

Ol sultanın hâlindedir ya kendisine bir iş zor geldiği zaman namaz kılardı. Bir iş ağır geldiğinde ve zor durumlarda kalındığında insan sevdiğine müracaat eder. O da işini kolaylaştırır ve sıkıntısını giderirdi ya… İnsan, namaz kılarken kendi içinde “Allah’a kavuşma neşesini” ne vakit duysa artık cesed için ne gam, ne keder… Hak Dost’un haliyle hallenmek için düştük yoluna…

Beni kimsecikler okşamaz madem.
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

Dünyanın hayhuyundan sıkılıp sevgiliyle aynı kubbenin altında, huzuru nebi’de naz ehliyle, niyaza durmak için düştük yoluna…

Dilsizler haberini kulaksız dinleyesi
Dilsiz kulaksız sözün can gerek anlayası

Aşk-ı Muhammed’le kalpleriniz safa bulsun, Hak Tealaya secde kılmakla cemaliniz nur olsun da aynı kubbe altında “bir nev-niyaz cümlesinde” buluşalım canlarım, huu

Silelim gönülden pasın, izleyip Dostun izin, uyarıp can gözün, yoluna düşenin demine huu

Kapına geldiler ümmet
Dilerler merhamet şefkat
ol Muhammed (sav)
Cihâna Hak Teâlâ kıldı ihsân
Vücûdun âyet-i rahmet
ol Muhammed (sav)
Sezâyî var niyâz et kapısında
Seni reddeylemez elbet
ol Muhammed (sav)

Reklam

5 thoughts on “Düştük yoluna

  1. benim de kalbime bir dirhem gözyaşım denk gelsin sevdiğim,
    hasretindir beni bu hallere düşüren, ki küçük odalarda hapis zihnim,
    gelsen, bir selam versen de kanat çırpsa bu kanatlar tekrar.

  2. PEYGAMBERLER SERVERİ, SAFÂ DENİZİ HZ. MUHAMMED
    Ey kardeş, Bir olan Allah’a ve Hz. Muhammed’e yapış da ten Ebu Cehil’inden kurtul!

    Allah’ın lütufları, Mustafa (a.s.)’a vaatlerde bulundu da dedi ki “Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez.

    Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim; Kur’ân’dan bir şey eksiltmeye, O’na bir şey katmaya yeltenen kişiye ben engel olurum.

    Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder; onları hor, hakir bir hale koyarım.

    Hiç kimse Kur’ân’ı değiştirmeye kudret bulamaz; O’na ne bir şey ilâve edebilirler; ne O’ndan bir şey eksiltebilirler. Sen, benden daha iyi bir koruyucu arama!”

    (Ey Ahmed!) kim senin sofrandan başka bir sofraya giderse bil ki şeytan, onunla aynı kâseden yemek yer.

    Kim senin komşuluğundan kaçarsa şüphe yok ki, ona şeytan komşu olur.

    Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelîm olan Musa bile daima senin zamanını arzuladı.

    Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhûrunu gördü de:

    “Yarabbi, o ne rahmet devri; o devir, rahmetten de ileri; o devirde güzellik var.

    Musa’nı denizlere daldır da Ahmed’in devrinde çıkar!” dedi.

    Ahmed, ümmetler “Yarabbi” desinler diye dünyada nice putlar kırdı.

    Ahmed’in çalışması olmasaydı sen de ataların gibi puta tapardın.

    O’nun ümmetler üzerindeki hakkını bil! Başın, puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu.

    İncil’de Mustafa (a.s.)’nın, o peygamberler serverinin, o safâ denizinin adı vardı.

    Sıfatları, şekli, savaşı, oruç tutuşu ve yemek yiyişi anılmıştı.

    (Bir) Hıristiyan taifesi, o ad ve o hitap kendilerine ulaştığı zaman sevap için;

    O yüce adı öperler; o lâtif vasfa yüz sürerlerdi.

    Onlar, Ahmed adına sığındıklarından dolayı (şerlerden, fitnelerden) korundular.

    Ahmed’in adı böyle yardım ederse acaba nuru (insanı) nasıl korur ?

    O’nu görmek için bir uçtan diğer uca yedi kat gök, hurilerle meleklerle dolmuştu.

    Hepsi kendilerini, onun için bezemişti; fakat O’nda sevgiyle aşktan, sevgiliye meyil ve muhabbetten başka bir hevâ ve heves yoktu ki!

    (Ey Muhammed!) bu fanî cihandaki körleri katar katar çek!

    Ey takvâ sahiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları makamına kadar götür!

    Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin; âhir zamanın yasına neşesin sen!

    (I/782, III/1197-1200, V/267, 268, II/355-358, 366-368, I/0727-730, 732, 737, 3950, 3951, IV/1470, 1472, 1471)

  3. Kapına geldiler ümmet
    Dilerler merhamet şefkat ol Muhammed (sav)
    Cihâna Hak Teâlâ kıldı ihsân
    Vücûdun âyet-i rahmet ol Muhammed (sav)
    Sezâyî var niyâz et kapısında
    Seni reddeylemez elbet ol Muhammed (sav)

    Amin.

pray like s.a.a.w. için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.