Bayram bilene,
Ey iman edenler! Cuma’nın gündüzündeki o salât için çağrıldığınızda, Allâh(İsm-i Câmi) zikrine (Hakikatinizi HATIRLATMA çağrısına, fenâ’ya, birliğe) koşun ve alışverişi bırakın! İşte bu sizin için daha hayırlıdır; eğer (işin gerçeğini) kavrayabilirseniz. [Cum’a:9]
Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür. Allah indinde günlerin seyyidi Cumadır. O, kurban ve Ramazan bayramı gününden de kıymetlidir. [Hadis-i Şerif]
Madem cuma, özge bir bayramdır. Cuma nedir bayram nereden gelir bir bakalım efendim… Cum’a “toplamak, bir araya getirmek” manâsına cem kökünden isimdir. İslam’dan önceki dönemde haftanın altıncı gününe “arûbe” denirdi. Bu kelimenin aslı Arapça olmayıp Aramî kökenlidir. Âramî dilinde “arefe günü” mânasındaki arûbe yahudilerin cumartesi(yevmü’l sebt) gününe hazırlık yaptıkları ve bunun için Medine’de sabahtan öğleye kadar pazar kurdukları bir gündü. Bu güne cuma adının verilmesini, Kureyş’in atalarından olup bu günde kavmini toplayan, kendilerine öğüt veren ve Mekke Harem-i Şerifine ihtiramı emreden Ka’b bin Lüeyy’e kadar götürenler olduğu gibi hicret’ten önce Medine’de ensar tarafından toplantı ve ibadet günü olarak seçilmesine bağlayanlar ve Cuma ismini bu tarihten itibaren başlatanlar da vardır. Bu günün “CUM’A” adını alması bilhassa toplantı günü olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı adı taşıyan sure-i Cuma’da “Cuma günü namaz için çağrıldığında hemen namaza gidin ve alışverişi bırakın” [62:9] mealindeki ayet Cuma Namazı’nın farz kılınmasından önce de günün bu adla anıldığına ve bir toplantı günü olduğuna işaret etmektedir.
Çeşitli hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre Cuma, haftalık ibadet günü olarak daha önce yahudi ve hıristiyanlar için tayin ve takdir edilmiş fakat onlar bu konuda ihtilafa düşerek yahudiler cumartesiyi, hıristiyanlar pazarı, haftalık toplantı ve ibadet günü olarak benimsemişlerdir. Allah da cuma gününü müslümanalara nasib etmiş onları bu konuda hakikate ulaşmaya muvaffak kılmıştır. Böylece İslam’da haftalık toplu ibadet günü olarak cuma seçilmiş, bu günün bir bayram olduğu bir çok rivayette açıkça belirtilmiştir.
Habibi Kibriya Efendimiz, “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır. Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet günü de cuma günü kopacaktır.” hadis-i şerifiyle bu günün özelliğini dile getirmiştir. Allah’ın cennette cuma gününe tekabül eden ve “yevmü’l mezid” denilen günde kullarına kendisini ziyaret fırsatı vereceğini bunun için onlara tecelli edeceğini bildirmiş başka bir hadiste de bu günde yapılan duaların kabul edileceği bir anın “icâbet saati” bulunduğunu haber vermiştir. İcâbet saatinin zevâlden itibaren namazın başlamasına, imamın minbere çıkmasından namazın başlamasına veya bitimine, ezandan itibaren namazın eda edilmesine kadar devam ettiği, ayrıca fecir ile güneşin doğuşu, ikindi namazı ile güneşin batışı arasında olduğu şeklinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ancak esma-i hüsna arasında ism-i a’zamın, Ramazan’ın son on günü içinde Kadir gecesinin gizli tutulması gibi icabet saatinin de insanların bütün bir gün boyunca Allah’a yönelmeleri için gizli tutulduğu ifade edilmiştir. Cuma günü gerekli temizliği yaptıktan sonra camiye gidip hutbe dinleyen ve namazı kılan kimsenin o gün ile daha önceki cuma arasında işlemiş olduğu günahların affedileceği belirtilmiştir. Bu günü önemsemeden üç cuma namazını mazeretsiz olarak terk eden kimsenin kalbinin mühürleneceği bildirilmiştir. İslam âleminin her tarafından milyonlarca müslümanın bir araya geldiği en büyük toplu ibadet olan hac, arefe günü cumaya rastlaması halinde “hacc-ı ekber” (en büyük hac) olarak anılır.
Cuma günü halen pek çok ülkede resmi tatil günüdür. (Suriye: Cuma-Cumartesi, Suudi Arabistan: Perşembe-Cuma, İran: Perşembe, Cuma… ) Osmanlı Türkiyesi’nde Tanzimat’tan 1935 yılına kadar hafta tatili cuma günü iken bu tarihte pazara alınmıştır. Cuma günü iş ve ticaretle meşguliyetin haram olduğu vakitten sonra câmiden çıkıp işiyle gücüyle meşgul olmak mubahtır . Ancak cuma gününün özellikleri göz önüne alındığında -eğer haftanın bir günü tatil yapılacaksa- bunun cuma olması uygundur. Nitekim yahûdilerle hıristiyanlar cumartesi ve pazarı tatil günü olarak seçmişlerdir.
Evet işte böyle bilinen Cuma, müslümana bayramdır. Bizdeki “Bayram” kelimesinin aslı Farsça “bezram” olup “sevinç ve eğlence günü” demektir. Bayram teleffuzu Oğuzlara aittir. Arapçada ise aşağı yukarı aynı anlama gelen “iyd” kelimesi ile , her yıl yeniden dönüp gelen olduğu için “tekrar dönmek” kökünden gelmektedir.
Es-salâ her kim gelir bâzar-ı aşka es-salâ
Es-salâ her kim yanarsa nâr-ı aşka es-salâ
Lisân-ı Arabi’de “dua” manasına gelen salâ (salat) dini musikimizde Habibi Kibriya aleyhi ekmelittehaya Efendimiz için belli bestelerle okunan çeşitli güftelere verilen addır. Cami musikisi formları arasında yer alan ve sözleri Arapça olan salalar okundukları yer ve zamana göre sabah salası, cenaze salası, bayram salası, salatı ümmiye gibi adlarla anılırlar. Bayram salası aynı zamanda cuma günleri de okunduğundan bayram ve cuma salası adıyla da anılır.
Bu sala bayram namazları ile cuma namazlarından önce müezzin mahfelinde okunurdu. Subhi Ezgi, Hatib Zakiri Hasan Efendi tarafından bestelendiği kaydettiği Bayati makamındaki durak evferi usülündeki bu eserin güfte ve notasını Türk Musikisi ve Temcit-Na’t-Salat-Durak adlı eserlerinde neşretmiştir. La edri güfteli bu salânın metni şöyledir.
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Leyse’l ıydü limen lebise’l cedîd,
inneme’l ıydü limen hâfe mine’l veıyd. (Bir müezzin)
(Gerçek bayram, yeni elbiseler giymekle değil, ceza gününden sakınmakladır)
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Leyse’l ıydü limen rakebe’l matâyâ,
inneme’l ıydü limen terake’l hatâyâ (Bir müezzin)
(Gerçek bayram, güzel bineklere binmekle değil, hataları terketmekledir)
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Leyse’l ıydü limen basatal bisât
inneme’l ıydü limen tecaveze ale’s-sırât (Bir müezzin)
(Gerçek bayram, döşekleri döşemek değil sıratı geçmekledir)
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Leyse’l ıydü limen tezeyyene bi ziyneti’d dünyâ,
inneme’l ıydü limen tezeyyede bi zâdi’t takvâ. (Bir müezzin)
(Gerçek bayram geçici dünya süsüyle süslenmek değil kulluk şuurunu(takva) azık yapmakladır)
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Leyse’l ıydü limen nazarâ ilâ envâil elvân,
inneme’l ıydü limen nazarâ ilâ cemâli’r rahmân (Bir müezzin)
(Gerçek bayram türlü renklere bakmak değil Rahman olan Allah’ın cemaline bakmakladır)
Yâ Mevlâ, Allâh. (Cumhur)
Fe salli ve sellim alâ es’adi ve eşrefi nûri cemî’i’l enbiyâi ve’l mürselîn. (Bir müezzin)
Ve’l hamdü l’llâhi Rabbi’l ‘âlemîn. (Cumhur)
Günün ritmini tutmak adına mübârek gün ve geceler ile Cum’â gününde salâ pek mühimdir. Cum’â günleri Öğle namâzının vaktinde Cum’â namâzı kılındığı için ezândan yaklasık bir saat kadar önce salâ verilir. Bu salâ “Dilkeşhâverân Sabah Salâsı”nın yaygın olarak bilinmesinden dolayı Dilkeshâverân veyâ Hüseynî makâmında okuna gelmistir. Bununla birlikte herhangi bir makâmda da okunabilir ve uzun okunduğu takdirde çesitli makâmlara geçki yapılabilir.
Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Rasûlâllâh
Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Habîballâh
Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ Nebiyyallâh
Es salâtü ve’s selâmü aleyke yâ seyyidel evve-lîne ve’l âhirîn
Ve selâmün alel mürselîn ve’lhamdü li’llâhi Rabbi’l âlemîn
Cuma ve bayramı böylece şerh eyledikten sonra, sözü yine aşkın sultanı Cenabı Destgir-i Münir efendimizle sırlayalım:
Ya Rabbi! Aşıklardan hoşnut û razı ol, aşıkların sonları iyi olsun! Onlar, senin güzel yüzünle bayram etsinler, canları aşk ateşinde yansın, yakılsın. Her kim; “Aşktan halas olsun, kurtulsun” diye yalvarırsa, dilerim o dua göklere yükselmesin, kabul edilmesin. Görmez misin? Ay bile aşık olmuş, içine aşk ateşi düşmüş de, sessizce, yalnız başına göklerde dolaşıp durmada. 0, aşk yolunda bir zaman ziyan eder, erir, incelir. Aşk yolundaki ziyan, ne mutlu bir ziyandır. Aslında o ziyanın hepsi kârdır. Çünkü, eriyen, zayıflayan “ay”, zamanı gelince bedir halinde dolunay olarak karşımıza çıkıverir. Aşık olmayanlar, ölümden korkarlar. Ömürlerinin uzaması için yalvarırlar. Mühlet isterler. Aşıklar ise; “Hayır, hayır!” derler. Sevgiliye kavuşacakları için “Ey ölüm, çabuk ol, gel!” diye niyazda bulunurlar. Aslında gökyüzünü, aşıkların “ah”larının dumanları kurmuştur. Bu dumanın sahibine; “Aferin, çok yaşa!” de! [Hz. Pir Mevlana]
Bu cuma bayramında niyâzımız o dur ki Rabbimiz, dünyâ hayatında Cuma’yı özge bir bayram bilen canlar için kıyâmet sabahını “gerçek bir bayram” eylesin! Rabbimiz cümlemize böyle bir bayram sabahı nasîb eylesin! Aşk, vecd ve samîmî gözyaşlarıyla ilâhî rahmet ve mağfiretine nâil buyursun!
Cuma; iki sağanak yağmur arası açan güneş gibi…
Cuma; sisler içinde geçen bir haftadan sonra güz ortasında bahar gelmiş gibi…
Cuma; ilk defa gittiğiniz bir şehrin sokaklarında dolaşırken karşınıza birden deniz çıkıvermiş gibi…
Cuma; mutlu sonla biten öykünün son cümlesi gibi…
Cuma; yokuşlarda yorulan nehir, denizine kavuşmuş gibi…
Cuma; diğer bütün günler takvimden silinmiş de elimizde bir bugün kalmış gibi…
Cuma; okyanusun ortasında yelkeninize uygun bir rüzgar bulmuşsunuz gibi…
Cuma; dağ başında bir tanıdığa rast gelmişsiniz gibi…
Cuma; “Bu da geçer yâ hû” yağmurunun “N’olcak bu halimiz böyle” çölüne yağması gibi…
Cuma; dünyadaki sayılı günlerinizi tükettiniz de sanki bir gün daha ikram edilmiş gibi kurtarın kendinizi diye…
Cuma; bir tünel açmışsınız da dünyanın dertlerinden kaçıyormuşsunuz gibi…
Cuma; pencereler açılmış içeri taze bahar kokusu dolmuş gibi…
Cuma; güneş, kara bulutların arasından yeniden selam veriyor gibi…
Cuma; fırtına dinmiş de denizin rengi yeniden turkuaza dönmüş gibi…
Cuma; yağmurdan sonraki toprak kokusu gibi…
Cuma; yorucu bir seyahatin ardından evinize dönmüşsünüz gibi…
Cuma; göçten dönen kuşların, kendi yuvasını buluvermesi gibi…
Cuma; dağılan tespih tanelerinin yeniden ipe dizilmesi gibi…
Cuma; kaybolduğunuz çölde bir tanıdığa rast gelmişsiniz gibi…
Cuma; kapağı açılmış da kuyunuza ışık ve umut dolmuş gibi…
Bir cümlede toplanır elbet adı Cuma; davete icabet ile dünya işini tehir edip el Camii adına Selâ ile sevdiklerin sevdiğine dönüşüdür Cuma..
Cuma, o salât için çağrıldığınızda, Allâh zikrine, hakikatinizi HATIRLATMA çağrısına koşun ve alışverişi bırakın!
Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür
Cuma, Allah indinde günlerin efendisidir. O, kurban ve Ramazan bayramı gününden de kıymetlidir
Cuma namazında hazır olun, imama da yakın bulunun. Zira insan Cuma’dan geri kalmakla, Cennetlik olduğu halde, O’ndan geri kalmış olur
Cuma günü olduğunda, kuş kuşa, vahşi hayvanlar vahşi hayvanlara, yırtıcılar da yırtıcılara “Selamün aleyküm, bugün Cuma günüdür” derler
Mağfiret ümid eden kimse Cuma’dan dönünce hesap defteri yenilenmiş olarak başlar
Sen, Cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu anlat onlara…
Güneşin üzerine doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma’dır
Cuma, önceki adı “yevmü’l-arûbe” iken İslamla haftaya gün, kitaba sure, olan bir güzel bayramdır
Cuma, toplanmak, toparlanmak, Hak Dost’un güzelliği ile bir olmaktır
Cuma, yâr ile ettiğin ahdi tazelemek için taze bir nefestir
Cuma günü Hz. Âdem yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de cuma günü kopacaktır
Cennette, Cuma gününe tekabül eden “yevmü’l-mezîd” olunca Allah, hususî tecellisiyle kendi cemâlini ikram edecektir.
“Allah’ı anmaya koşun” âyet-i Kerîmesi mucibince akîl kimseye cuma günü, hicabın terakümüne yol açacak meşguliyetlerden uzak durmak düşer. Allah’n zikrine koştuğu vakit, zikredilene koşmuş olur. Çünkü zikrin hakikati, zikredilende fâni olmak ve sürûrla (sevinç, neşe) O’nun huzurunda bulunmaktır. Namazdan murâd budur. Nitekim Peygamber Efendimiz(a. s.) “Yâ Bilâl, ezan oku da bizi rahatlat” buyurur. Bütün sırları en iyi bilen Allah’tr.
Her kederin kendisine münasib bir tathir suretiyle temizlenmesi emir olmuşdur. Bu sebebden haftanın cismani lezzetleri, bedenî kayıtlanma ve bağlar, kazanç meşguliyyetlerinden ha’sıl olan infirad zulmetinin, tefrika vahşetinin izalesine de ibadet ve teveccüh üzre haftada bir günün toplanma günü olan “Cuma” günü belirlenmiştir ki, Hak’tan yüz çevirme ve dünya işleriyle uğraşma karanlığı, yabanilik ve ayrılıkların yok olması, birliğe yönelme ve ibadet nuru ile nurlanarak alışma ve bir arada olma ile insanlık içre sevgi ve yakınlaşma hasıl olabilsin.
Cuma günü, bu mananın sırasında konulmuş olunca insanların o günde tamamı, perde olan dünya ile ilgili işlerin uğraşlarından el çekmiş olmaları uygun görülmüş. Namazda toplanma ve huzura davet olunup o günde Cuma huzuruna ulaşmaya vasıta olacak olan huzur namazında toplanma suretiyle ruhların meydana çıkması alış-verişi terk, İlâh ile ilgili Zikr üzere çalışmak gerekli kılınmıştır. Ümit edilir ki, bir araya toplanmış olmanın hallerinden birisi dünya işleri uğraşından el çekme ile yaratılış örtüsünden soyunmayı, Allah’ın zikrine çalışma ile yoluna girmiş olmayı, namazda toplanma (cem olma) ile Cuma vuslatı düşüncelerde mutluluk, kutluluk bulur. İş bu alış-verişin terki ve Allah’ın Zikrine koşmak ve cemaatle namaz kılmak ki, eğer sırrını, içyüzünü ve hakikatini bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır…
Allah Razı Olsun!…
gerçek bayram, gerçek dostun olduğu zamandır.yanlışını gösteren,gam yeme diyen, elinden tutup rahmet yollarına ulaştıran bir dost,Şems gibi.Gerçi şöyle deniyordu değil mi, Şems vardır da mürid olacak Mevlana lar nerede…Bizde ŞEMS i görecek yürek nerede?
Huuuu !
Mubarek Cumalar da Amin Amin Amin …EyvAllah Allah Allah cümlemizin Cuması mubarek olsun inşallah,Sağolun Var olun Nur olun Rabbim Dualarımızı izzeti dergahında hayırlısı ile kabul buyursun ve bizlere bu dünyada iyilik ve güzellik nasip etsin ve Ahirette de iyilik ve güzellik nasip etsin dilerim Rabbimden isterim sonsuz Rahmetinden ve dilerim sonsuz merhametinden bağışlanmamızı ve bizleri bırakmamasını Amin Amin Amin…
teşekkürler bu değerli bilgiler için, sizlerede hayırlı cumalar…