Naatın sahibi, İstanbul edîbelerinden ve Hekimbaşı Moralızâde Hâmid Efendi’nin kerimesi olan meşhûr Leylâ Hanım’dır (v. 1847). Galata Mevlevihanesi Haziresinde medfûndur. Ruhu içun el-fâtiha
Yanarsam nâr-ı aşkınla yanayım yâ Resûlallah
Ezelden bağrı yanık bir gedâyım yâ Resûlallah
Hevâ-yi nefsime tâbî olup pek çok günah ettim
Huzûra hangi yüz ile varayım, yâ Resulallah
Harîm-i Ravzana sürmüş iken rûy-ı siyahım ah
Yine cürm ü günaha mübtelâyım, yâ Resûlallah
Kapında boynu bağlı bir esirim destgîrim ol
Garibim bîkesim bî dest ü pâyım yâ Resûlallah
Kulun Leylâ’ya şahım, var iken dergâh-ı ihsanın
Varıp ben hangi şâhâ yalvarâyım, yâ Resûlallah
Ey gönül, işlediğin suçlara, kusurlara karşılık, Hakk’tan özür dilemek için daha ne bekliyorsun? O’ndan sayılamayacak kadar lutuflar, iyilikler, ihsanlar, vefalar gelmede, senden de bunca hatalar, kusurlar, cefalar görünmede… O’nun tarafından, bunca keremler, senden ise, mânâsız aykırı işler; O’ndan pek çok nimetler, senden ise sayılamayacak kadar çok hatalar suçlar, günahlar… Senden bunca haset, bunca kötü düşünce, bunca dedikodu. O’ndan ise bunca ihsan, bunca lütuf, bunca iyilikler.Yaptığın kötülüklerden, işlediğin günahlardan pişman olup da, candan Allah dediğin zaman, seni belalardan kurtarmak için senin imdadına yetişen, sana o duyguyu veren, kendini hissettiren O’dur. İşledigin günah yüzünden korkuyorsun, kurtulmaya çareler arıyorsun. Bir daha işlememeye karar veriyorsun, işte o anda bu duygularla için karıştığı, kendinden utandığın, kendini ayıpladığın, vicdanın sızladığı zaman düşünmüyor musun? Bu duyguları sana veren, bu pişmanlığa seni düsüren, senin içindedir. Sana çok yakındır. O’nu sen ne diye kendinde, kendi içinde göremiyor, hissedemiyorsun? O, seni bazen yaratılışına, kötü tabiatına bırakır, seni gümüş, altın, kadın sevdasına düşürür. Bazen de canına Hz. Mustafa’yı hayal etmenin nurunu verir de içini aydınlatır. Seni bazen bu tarafa çeker, iyi adamlara katar, bazen de o tarafa iter, seni kötülere ulaştırır. Kurtuluş gemisini korkunç dalgalarla hırpalar, onu kırar, parçalar. Ey zavallı insan, bu düşüşlerden, bu hallerden sakın ye’se kapılma; gizli gizli o kadar çok dua et, geceleri, o kadar çok ağla, inle ki; sonunda yedi kat gökten kulağına kurtuluş sesleri gelsin. [Hz. Pir Mevlana]
her zaman oralarda olun ne olur. henüz cuma değil ama belki nasibimiz vardır diye düşünerek bir ümit ,dersi bırakıp, umut rehberini açtık içimizin darlıklarına ferahlık buluruz diye ve en sevgiliye bir yol açılmış bulduk.gönlünüz daima seadetle dolsun efendim…