Hz. Aşkî, Muzaffer Ozak (rh.a) [1916-1985]
Ne derviş ne de pirim
Ne vezir, ne emirim
Kapısında kıtmirim,
Billahi Muhammed’in (sav)
Nur-i çeşmim Ahmed’in
Baksa bir kez yüzüme,
Nur dolardı özüme
Sürme çektim gözüme,
Tozunu Muhammed’in (sav)
Nur-i çeşmim Ahmed’in
…
Arş-ı Rahman müştehir
Kademiyle müftehir
Aşkî lütfa müntazır
Ümmeti Muhammedin (sav)
Nur-i çeşmim Ahmed’in
… Efendi Hazretlerinin hitabeti çok başka türlüydü. Resulallah Aleyhisselatu vesselam buyuruyorlar ki, “Bana az kelime ile çok mana ifade etmek ihsan olundu.” Bu Resulallah Efendimizin fiili mucizelerinden birisiydi. Uzun konuşmazdı. Az konuşarak çok şey anlatırdı. Az konuşup çok söylemek marifettir. Muzaffer Efendi de böyle bir marifete sahipti. Son zamanlarında Beyazıt’ta Kapalıçarşı’ya girerken Camili Han denilen bir hanın camiinde Cuma hutbesine çıkardı. Yarım saatlik hutbe içinde biz hem ağlar hem gülerdik: şaka ile bize birçok hakikati öğretirdi… Hoca efendi bazen otomobile değil minibüse binerdi. Nedenini sorduğumuzda ise bize, “Ben, normal kardeşlerimin minibüslerde neler çektiğini yaşamalıyım. Ahalinin neler çektiğini bende bilmeliyim ki, dua ederken daha müessir olsun!” buyururdu… [Ömer Tuğrul İnançer]
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu,
Oruçluların kalplerini, aşıkların gözpınarlarını firakıyla harab eden, kadr ü kıymetini bilemediğimiz, şehr-i bereketi ve’l gufran, Ramazan-ı mağfiretnişanın Rabbine şükürler olsun…
Gönülleri nur-u iman ile münevver, kulakları envar-ı Kur’an ile muattar olan, yüzlerinde, alınlarında eser-i secde bulunan, kalpleri aşk-ı Muhammed(sav) ile titreyen, kıyamet gününe inanan, Hakkın cennetine tâlip, rızasına râgip, cemaline aşık olan mü’minler kulak verin…
Amin Amin Amin İnşaAllah la havle vela kuvvete illa billahil aliyyül Azim…
Dönemin diyanet işleri başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi , Muzaffer Efendim’ e bir gün sormuş. Efendi ben senin “İrşad” adlı eserini bir çok kez okudum, içerisinde bilmediğim tek bir şey bile yok. Ama nedense her okuduğumda ağlıyorum, bunun sebebi hikmeti nedir içerisine ne koydunuz diye sormuşlar ? Muzaffer Efendim de “muhabbet” koyduk buyurmuş..
Efendim, “İrşad” ının sonunda şöyle buyuruyor ihvanına:
… LİSANINI ZİKR-İ İLAHİ İLE SÜSLE.. DAİMA TEVHİD EYLE.. NEFSİNİ VE İNSANLARI İYİLİĞE, İYMANA, ALLAHÜ TELALA’YA TA’ATE SEVKEYLE.. İYİLİK YAPAMIYORSAN, HİÇ OLMAZSA FENALIK DA YAPMA.. GÜZEL KONUŞAMIYORSAN, HİÇ DEĞİLSE ÇİRKİN VE KÖTÜ SÖZLER DE SÖYLEME VE SUS.. NEFSİNİ İSLAH EDEMEDİNSE, EVLATLARINI VE AİLENİ İSLAH EYLE.. BUNU YAPABİLİRSEN, YANAN MUMA BENZERSİN.. KENDİN YANAR VE ERİRSİN AMMA, ETRAFINDAKİLER IŞIĞINDAN FAYDALANIRLAR. BÜTÜN BUNLAR, ALLAHÜ TEALA’NIN İSTEMESİ, DİLEMESİ İLE OLUR, ONUN TEVFİKİNE BAĞLIDIR. ONUN İÇİN, HEP ALLAH İLE OL, ONDAN İSTE.. HER HAYRI, HER GÜZELLİĞİ, HER İYİLİĞİ ONDAN BİL.. HER ŞERRİ, HER ÇİRKİNLİĞİ VE KÖTÜLÜĞÜ DE KENDİNDEN BİL.. YÜZ BİN GÜNAH ETSEN BİLE, ALLAHÜ TEALA’DAN ÜMİDİNİ KESME.. O RAHİYMDİR, O KERİMDİR, O AFUV, O GAFUR, O SETTAR, O GAFFARDIR. YOLCULUK GÜNÜN YAKINDIR. CANSIZ AT, ERGEÇ KAPIYA GELECEKTİR.
… BUNU UNUTMA!. HAZIRLIĞINI BUNA GÖRE YAP.. BERABERİNDE GÖTÜRECEKLERİN HAZIR BULUNSUN.. İLLE İYMAN, İLLE İYMAN.. İYMANIN KEMALİ, RESÜL-İ EKREM SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM EFENDİMİZİ, HER ŞEYİNDEN ZİYADE SEVMEKTİR. ONU HER ŞEYDEN ZİYADE SEVMEDİKÇE BU KEMALE VE MAKAMA ERİŞEMEZSİN.. KENDİNİ, MÜMKÜN OLABİLDİĞİ KADAR ONA BENZETMEYE ÇALIŞ, ONUN SURETİNE VE ONUN SİYRETİNE UY.. SEVEN, SEVDİĞİNİN YOLUNDAN, ONUN İZİNDEN GİDER.