Der beyânı hal söyler bir nutk-u şerif
Tahammül kûşesin tutsam bu bir şaşkın gedâ derler
Kemâl-i rütbe kesbetsem aceb tarz u edâ derler
Eğer sâkit olup bir kimseye sohbet dimez isem
Tekebbür kendisini almış derûnu pür-riyâ derler
Otursam ârifâne söylesem mîr kelâm olsam
Kamu halkı usandırdı yalancı dâimâ derler
Sim ü zer derdine düşsem diyeler ehl-i dünyâdır
Bu derviş olmamış hâlâ işi bâd-ı hevâ derler
Yakında olmasa hizmet çıkıp terk-i diyâr etsem
Kamu halkı dolandırdı kaçan deyne revâ derler
Türâbî kendini halka beğendirmek ne müşküldir
Alâikten berî ol sen, buna “âlem-i fenâ” derler
Turâbi Ali Baba (v.1868)
Fâilâtün fâilâtün fâilün
İçi dışı ucb ü kibr ile dolu
Kendi olmuş nefs ü şeytanın kulu
Bulmadı Hakka giden doğru yolu
Elde fetvâ, dilde takvâdır gider
Hey meded bir kuru kavgadır gider
Câh ile elin eteğin öpdürür
Hud’a ile elde varın kapdırır
Sim ü zerden kasr-ı âla yaptırır
Elde fetvâ, dilde takvâdır gider
Hey meded bir kuru kavgadır gider
Bir seyisin postu giymiş eğnine
Hem cevâhir saat asmış boynuna
Aklım erişmez bu halkın oynuna
Elde fetvâ, dilde takvâdır gider
Hey meded bir kuru kavgadır gider
Hükm ider kadılar aslın bilmedin
Nedir o? ben şahidim der görmedin
Der yalanı yer haramı durmadın
Elde fetvâ, dilde takvâdır gider
Hey meded bir kuru kavgadır gider
Vâiz-i şehrin sorarsan halini
Kendi tutmaz dediği akvâlini
Himmetî seyret bu halkın âlini
Elde fetvâ, dilde takvâdır gider
Hey meded bir kuru kavgadır gider
Şeyh Himmet Efendi (v. 1683)