Müsrif dilenci


Allah dilediği kimsenin (niyet ve amellerine göre) rızkını genişletir ve (dilediğini de) daraltır. (O inkârcılar,) dünya hayatıyla sevinmekle yetinirler. Halbuki dünya hayatı, âhiret (hayatı) yanında, geçici bir faydalanmadan başka bir şey değildir. [Ra’d:26]

Birazdan anlatacağımız masalı dinlemeden önce önünüze peşinen 100.000 lira bırakıldığını düşünmenizi istiyoruz. Bakalım neler yapacak, parayı nasıl muhafaza edeceksiniz… Bir miktar tefekkürden sonra başlayalım söze…

buyuklere_masallar_3

O sabah padişah, huzur ve saadet içinde uyandı. Öyle ki, penceresini açıp baktığında esen soğuk kış rüzgânndan bile etkilenmedi. Kendi kendine şöyle mırıldanıyordu. “Dünyada şu andan daha değerli bir an yoktur. Ne iyiyi düşünüyor, ne de kötüyü dert ediyorum. Kimse için kaygı duymuyor, tasalanmıyorum.” Sultanın bu fısıltısı, rüzgarın da yardımıyla saray civarında, soğukta çıplak yatan bir fakirin kulağına kadar gitti. Yoksul söyleniyordu: “Ey kudretli sultanım! Diyelim ki kendin için kaygı duymuyorsun, bizim gibiler içinde mi endişelenmezsin?” Yoksulun sözleri, sultanın yüreğini yumuşattı. Hemen içinde bin altın bulunan büyükçe bir keseyi sarayın penceresinden sarkıtarak: “Neredesin?” diye bağırdı. “Gel ve eteğini aç!” Az sonra fakirin sesi duyuldu: “Eteği nereden bulayım, giyecek elbisem mi var?” Bu söz üzerine, sultanın merhameti daha da arttı. Altın kesesine bir de güzel kaftan ekledi ve yoksula gönderdi. Aradan az bir zaman geçince, fakir adam sarayın kapısına yeniden geldi. Bu parayı kısa zamanda tüketmişti. Kalburda su, aşığın gönlünde sabır durmadığı gibi dünyaya kıymet vermeyen kimsede de para durmaz. Fakat yoksul adam, bu defa saraya öyle bir zamanda gelmişti ki, sultanın onunla konuşmaya değil, hatırını sormaya bile zamanı yoktu. Saray teşrifatçıları, yoksulun geldiğini ve huzura çıkmak için izin istediğini sultana arz ettiler. Padişah öfkelendi. Kaşlarını çatıp yüzünü ekşitti. Tecrübeli kimselerin şöyle bir sözü vardır: “Hükümdarlar çoğu zaman vakitlerini, ülkenin ve halkın önemli işlerini çözmekle geçirir, gayretlerini büyük meselelere sarf ederler. Basit işlere ayıracakları fazla zamanları olmaz. Hatta böyle zamanlarda, halkın kendilerini meşgul etmesine çok kızar, çok öfkelenirler.

Bazı mühim zevât-ı kirâm ile görüşmek için uygun zemin gözetilmeli, müsait zaman kollanmalıdır. Yoksa, hem değeriniz hiçe iner, hem sözünüz boşa gider. Padişaha yoksulun hali anlatılınca, çok sinirlendi: “Onca parayı, az bir zamanda tüketen bu müsrif ve yüzsüz dilenciyi hemen koyun! Devlet hazinesi gerçek fakirlerindir. Şeytanın kardeşleri olan müsriflerin çiftliği değildir” diye köpürdü. Güpegündüz kafûri mum yakan sersem, gece kandiline koyacak yağ bulamaz!

Padişahın vezirlerinden akıllı biri şöyle söyledi: “Sultanım, bence bu gibi kimselere, günlük azar azar yardımda bulunmak daha isabetlidir; ta ki harcarken israf etmesinler. Terbiye için dahi olsa, bu gibilerini kovmak ve hiçbir şey vermemek de uygun değildir. Çünkü böyleleri, davranışınızı cimrilikle yorumlayıp hakkınızda yanlış bir kanaate varabilirler.” Sultan tebessümle başını salladı: “Sözün bitti mi?” Vezir kaldığı yerden devam etti: “Birini lütufla ümitlendirmek, arkasından onun ümitsizlikle gönlünü kırmak, cömert ve yardımsever kimselerin büyüklüğüne yakışmaz. İnsan ya lütuf ve ihsan kapısını açarak kimseyi hırsa düşürmemeli; ya da açtıktan sonra, kaba ve kırıcı bir biçimde yüzlerine kapamamalıdır.”

Kâbe yolunda susayanların, acı su etrafında toplandıkları görülmemiştir. İnsanlar, kuşlar ve karıncalar nerede bir pınar bulurlarsa onun çevresinde toplanırlar. Kuşlar darı olan yere gelir, boş bir sahraya kim gelir?

Az olup kâfi gelen, (yeten) çok olup da oyalayan (nimetin şükrünü unutturan) şeyden daha hayırlıdır. [Hadis-i Şerif]

Şimdi sözün başında açılan kapından ilerleyelim: ailemize mesai hayatı boyunca, emeklilikten önce (siz deyin 30 yıl) nasib olan toplam rızkınızı bir hesaplayın hele…

Buradan sızan mânâya vâkıf olduysan, seni zengin etmeyecek kimselere fakirlikten şikayet etme, kendine gel ve tevekkül et, duruşunu titretme. Rızkın sana senden daha çok aşıktır…

Ey insan! Senin yanında sana yetecek kadar var, seni azdıracak olanı istiyorsun! Aza kanaatın yok, çoktan da doymuyorsun, afiyetle sabaha eren, o gün yetecek rızka sahip, korkulardan emin olan bir cana, dünyanın bütün nimetlerini verilmiş say!

Bizleri kaldıramayacağımız yükle imtihan etmemek için rızkımızı kararınca eyleyen Rabbe şükürler olsun, hörmetler niyaz ederiz efendim

Serinin diğer masalları için:
https://umutrehberi.com/2014/03/08/buyuklere-masallar-i/
https://umutrehberi.com/2014/08/03/buyuklere-masallar-ii/

One thought on “Müsrif dilenci

  1. Ümit bey kardeşim ders çok güzel ALlah razı olsun bütün gün duşunduk yazıda ki şu sözü dünyaya kıymet vermeyende de para durmaz dünyaya bağlı olan da para durmadığını gözlemledik olan parayı harcamayı geçtik olmayan parayla kredi ile dünyalıklara dalıp paraya mala eair olmuyor muyuz biz de mi gata oldu düşünce de acaba?

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.