Bileyim dersen eğer meşreb-i dervişânı
Sevenin bendesidir, sevmeyenin sultânı
Ehl-i aşkın ezelî böyle imiş kâidesi
Terk-i cân eylemeyince bulamaz cânânı
Kimse mâni olamaz varsa eğer bir bende
Dergâhında o şâhın olmaz imiş derbânı
Her taraftan varılır kûy-ı visâl-i yâre
Şeş cihet kaydını itme yol imiş her yanı
Mahvolur âşık-ı bîçâre görünce yârin
Katre kendin bulamaz bulsa eğer ummânı
Bahr-ı ıtlâka düşenler bulamaz kendin
Aklı yok fark idemez mertebe-i imkânı
Gel bu varlık hevesinden idegör kat’-ı ümîd
Âlem-i marifetin tâ olasın hakanı
Gösterir pertev-i hüsnün yine kesretden o şûh
Zâtın vahdete çekmiş idüben pinhânî
Yâr ile hem-dem olup irmez ise vaslına el
İrmedi sırr-ı hüviyette Sezâyî cânı
Sahibul nutuk Hasan Sezâyi Gülşenî hazretleri ile arayı iyi edip bâlâda saçılan esrara vâkıf olmak niyyetiyle, aşıklara vuslat, bi sırrı Pîr el-fâtihâ