Ey kılanlar `âlem içre vasl-ı yâri ârzû
Cân virüñ kim ‘len-tenâlü’l-birre hattâ tunfikû’
Nefsimi kurbâna fermân göründü
Düştüm ayağına nazlı cânânın
Başıma tâc ettim emr ü fermânın
Dedim: Kabûl eyle olam kurbânın
Dedi ki: Niyâzın şâyan göründü
Cânâna cânımı edince kurbân,
Varlığım ol oldu, yok oldu imkân
Kaldırdı nikâbını o demde cânân
Her yerde bana her ân göründü
Mahv oldu aradan cümle kâinat
Çıktı ara-yerden cümle mümkinât
Silindi ne varsa bütün seyyiât
Mir’ât-ı Hakk olan mihmân göründü
Sînemde cânânım olmuştu mihmân
Kalmıştı aradan hicab-i imkân
Sırr oldu nâgâh o nazlı cânân
Aktı gözyaşlarım tûfan göründü
Aşkının yoluna düşüp giderken
Cânân misâlini hayâl ederken
Dehânın leblerin Hazmî sorarken
Hakkın cemâli âyân göründü