Allahuekber


Ben ve benden önceki peygamberler, “subhânallâhi, velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu, vallâhu ekber”den daha üstün bir tesbihte (tespitte) bulunmadık. [Ramûzul ehadis: 4636]

Her taraftan nâ’ra-i Allâhu ekberdir gelen…

Kendi azametini, sevdikleriyle her buluşmasında, her rükün başında “Allahu Ekber” diyerek yücelten Allah’a şükürler olsun, “Seni hakkıyla bilmekten, sana hakkıyla şükretmekten aciziz” buyuran es-sahib, el-mütemmim ve el-insan olana, ayna olduğundan lâyık oldğu üzre, şânına lâyık bir selâm olsun.

ekber

Büyük Allâh’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı tek.bir oluyor tek bir ses

[Nev-Niyâz ve Dedesi]

– Allahuekber ne güzel feth-i kelâm eylediniz can dedem.
– Aman dikkat et ayaklar kaymasın, “Allahuekber” yalan olmasın

– İnsan bu dedem: “Nefsi küçük ammâ hakkı ekber…”
– Nefsini küçük bilmeyen “Allahu ekberi” bilebilir mi, Allah’ı en büyük bilebilir mi?

– Yalan değil hakikaten söyledik
– Bir de söylediğimizin hakikatini bilsek. Mesela namaza dururken hem namaz esnasında, Allahu Ekber (Allah her şeyden büyüktür) diyorsun ya… Eğer senin kalbinde, Allah’tan başka bir ilah varsa yalan olur!

– Başka ilah mı? sümme haşa, hiç olur mu öyle şey!
– Sen bil, bilme… kendisine güvenip bağlandığın her şey, senin ilahındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin putundur, taptığındır. Kendinde, zahirde ve batında, afakta ve enfüste, Allah’tan başka birşey bulduğun müddetçe, senin kalbin için kurtuluş yoktur duvara dönüp Allah’a bin yıl secde etsen dahi didar yüzü göremezsin.

Ebû Hamid Dostanî, abdest alır namaza durur; Allâhuekber der vecde gelir aşk galebe çalar, namazı tamamlayamadan bayılırmış. Bu hal birkaç defa tekerrür etmiş, nihayet ayık yakaladıkları bir gün sırrını fâş eylemiş: Bir niyazımda Rabbimle konuşurken dedim ki “Yâ Rabbi, hangi namazım sana daha yakındır? gönlüme doğdu ki: “O namaz ki, içinde benden başkasının kalmadığı, kılanın içinde kaybolduğudur!” Böylesi bir namaz için ayağa kalktım, âlemleri yaratan rabbimin huzurunda bulunuyorum, Allâhuekber deyip baş parmaklarımı kulak memelerine “Kulaklarını aç, ağzından çıkanı duy, manasını anla” niyetiyle değdirirken O’nun sonsuz azameti, benim de sonsuz aczimi düşününce eriyiveriyorum…

– Korktuk şimdi efendim; her namazda, öncesinde ezanda, sonrasında tesbihatta der dururuz ya ne demektir “Allahu ekber” nârası…
– O başkalarından büyükmüş! Hayret doğrusu! O’ndan başka varlık var mı ki O’ndan büyük olsun!

– الله أكبر
– الله Allah’ı zaten biliyoruz (nasıl biliyorsak hakkıyla!) “Her şeyin yaratıcısı olan tek ve mutlak varlık, diğer varlıkların zarûrî kaynağı ve gerçek sebebi” manasında biliyoruz. ﺍﻛﺒﺮ sıfatı kiber “büyük olmak”tan ekber çok büyük, en büyük değil mi?

– “Allah en büyüktür” sözünün mânası anlayan pek azdır.
– O’nu başkasından büyük zannetmişler…

– Tanrı uludur… hâşâ lillâh, Allah’tan başka varlık yoktur ki O, ondan büyük olsun. Var görünen başkalarının varlık zanları, tâbi olduğu Zâtın vechinden gelmektedir. O halde mevcut olan yalnız O’nun vechidir. [28:88] Allah’ın, kendi vechinden büyük olması da muhaldir. Fakat (ekber = en büyük) denmesinin hikmeti, buradan bakılınca, şu olsa gerektir:

Allah, kendisine izafet ve mukayese manasıyla ekber (en büyük) denilmesinden daha büyüktür. Gerek nebi, gerek melek olsun, O’ndan başkasının O’nun azametinin, kibriyasının, büyüklüğünün künhünü, aslını ve hakikatini anlamasından, Allah daha büyüktür. Allah’ı tam mânasıyla ancak kendisi bilir. Çünkü her bilinen şey, bilenin kudret ve tasarrufu altındadır. Bu ise el-muhît, el-alîm olan Cenab-ı Kibriya’ya aykırıdır.

Bu hakikat kapısında: “Sübhaneke ma arafnake hakka marifetike ya Maruf!” (Seni tenzih ederiz, seni layık olduğun şekilde bilemedik) hitab-ı ulvisinden daha kudsi bir eda ile itiraf-ı acz olamaz. İbn Sina’nın: “Nemutu ve leyse lena hasıl siva ilmina ennehu ma ulime” (O’nun bilinemeyeceğini bilmekten başka hiçbir şey elde edemeden ölürüz) beyti her hakîmin düstûrudur.

Allâhû ekber demek; Allâh “büyüktür” ya da “en büyüktür” gibi bir mânâya gelmez. Çünkü hakkıyla bilinemeyen Allâh, “büyüklük” kavramından da münezzehtir, büyük lafından da büyüktür. Allâh’ın, misli, dengi, benzeri, gayrısı yoktur ki, “ondan büyüklüğü” bahis konusu edilsin! “Ekber” kelimesini, “Allâh” ismi yanında gördüğümüz zaman asla bir başkasıyla kıyaslama yapamayız. Hem zaten O’nun daha büyük olduğu, ikinci bir varlıktan söz etmek mümkün değildir. “Allâhû Ekber” kelimesindeki hafsalalar ötesi azamet ve kibriyâsını fark edenler “sonsuz, sınırsız olması sebebiyle, tüm varlıkta kendinden başka bir vücûd sahibi olması mümkün olmayan büyüklük, bir şeyden büyük değil “büyüklük” sahibi olarak” okumuşlar tekbiri.

Vakit temâm olup da bu güneşten bir hüzme düşmüşse cana, tesbihin tanelerinde, vaktin namazlarında çağırdığımız her “Allahuekber” kendine şâhid olsun ki O’nun şanını tazim, azametini tekbir niyetiyle ne denli uğraşsak da (nihayetinde bir insan olarak) O’nun zâtı bu yüceltmeden de yücedir, bu büyükleme sözünden de büyüktür! Akla gelen, dile düşen, çoğalttığımız her tekbirle “hayretimizi, aczimizi idrâk” ikrâm olunuverirse, işte o zaman içten içe biraz daha O’nun aşkın(el-müteal) büyüklüğünde kaybolur, bir nefes daha ekber olan aslımıza yaklaşırız.

Ey rengimin, halimin aslı; ey yükümdeki şeker; ey şeker yükümden de tatlı ve güzel dostum! Ey güzeller güzeli ay; ey ay yüzlü sevgili! Yüzünü gösterdikçe bizim komşumuz idin! Şimdi evi birleştirdik; komşuluktan çıktık, aynı evde oturuyoruz! Sen, şimdi bir padişah gibi saldırışa geç, hücum et de, içerde senden başka ne varsa hepsi yok olup gitsin; “Allahuekber!” sırrı bende zuhûr etsin!

Mandem dehân bâz zi ta‘zîm-i an cemâl
Her lahza ber zebân ü dil Allâhü ekberest
O güzelliği, o yüzü görünce ağzı açık kaldım, şaşkınlıktan her an dilimde de gönlümde de ancak “Allahu ekber” sözü var.

Gerçek erenler olsun
Kırklar yediler olsun
Mest et bizi meyinle
Ey sâkî himmet eyle
Her yerde destgîrin
Şâh-ı peygamber olsun
Allâhu Ekber olsun

… ve şehrîn diğer ucundan gelen meczûb ağlayarak şimdi geçti yanımdan:
“Allah Muhammed’de Ekber’dir”

Reklam

3 thoughts on “Allahuekber

  1. Allahu Ekber bir sırrı ilahidir ki bunu bilen damlanın ummana karışması gibi vahdet deryasına kapılıp gider. Ekber kelimesi kibirle aynı köktendir. Kibir ululuk. Yokluk vadisinde yalnız Allah vardır. MUTLAKTIR. Mutlakta ıtlaktır, boşaltılmıştır yani sonsuzluk. Sonsuzluğun içersinde zerre bütüne, katre ummana karışır. Orada benlik kalmaz. Allahu Ekber bu demek yani büyüklük taslıyacağınız bir şey olmaz. Turab olup gidersin.

    Tek var olan hayatiyetini her an ilan eder durur
    Allahuekber (Alemde ezan okunmayan bir an yoktur)

    O evin (vücud) penceresinden (kulak) güneş her an sızar durur.

  2. ” Onların gönüllerinden yârları ırağ olmaz ” buyurdular..

    ” Yâr için gönülden bir kaç satır yazdığım ayb eyleme;
    Bağban nerede bir GÜL kokusu duysa oraya müptelâ olur ”
    Hazret-i Fûzuli’den özür dileyerek..
    Malumunuz zaten bildiğiniz şeyleri
    Söz uzadı kesmek gerek vesselam..

    Çevremde böyle şeyleri konuşacak kimse bulunmadığından Kardeşlerimi karşımda gibi görerek sohbet ediyormuş gibi yazıyorum …
    Kusura bakmayınız Efendim Yine işgal ettim…!
    Hürmetlerimle…1

  3. Ne güzel bir yazı Değerli Hakk Aşığı kardeşim üstadım…
    Allah fehminizi ilminizi ziyade eylesin…
    Biraz önce Kur’ân’la perdelenmiş birisi fakiri mahsun etmişti…Böyle şeylere çok karşı ..Yazıyla tekrar dirildim …Allah ebeden razı olsun…
    ” Kalbinde bin ilâh varken ,yatağına girdiğinde dilinle ” ALLAHÛ EKBER ” demen neye yarar ?
    ( Abdûl Kadir Geylâni Hz. )

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.