Gizli özneyi bulmak


Bütün polisiye romanların temel sorusu aynıdır: “Kâtil kim?”

Sayfalar sürecek bir kurgu boyunca, okuyucudan dikkatini odaklayarak fâilin farkında olması beklenir.

Aynı şekilde bütün kutsal kitaplarda ve kadim bilgelik okullarında da, âlem sahnesinde hayâl perdesinde var görünen insana “kendini bir fâil olarak düşünmemelisin” denir ve gizli özneye dikkât çekilir.

Evet fâilsiz fiil, gizli özneyi bul; nesnesi ne ise ne…

Bütün yüklerin hamalı olarak hayatın ağırlığı altında ezilen düş.müş insanın huzuru, sahiplenmekten, yük taşımaktan, “ben varım, o halde ben yaparım” iddiasından vazgeçerek her şeyin ve elbette kendinin ait olduğu yüce kudretin irâdesine teslîm oluşunda, O’nun bir âleti olarak kendinden çıkan fiillere, fâil hissi olmaksızın şâhid olmaktır.

Fakat eğer ben dahil olmazsam iş yürümeyebilir diye düşünme!

İşi yapan öznenin sen olduğun hayâline kapılma… Zâten, benliğin sahte kimliğiyle dâhil olduğun hiçbir işten hayır gelmez.

Sen sâdece gizli özneyi bul, Zât’a dâhil olmak, O’na karışmak işe dâhil olmak demektir. Merâk etme, mülk ve bütün işler, sen de dahil O’na aittir.

Neyse efendim, polisiye romanda bizi “fâili bul” amacından uzaklaştıracak hârici şeylerin peşinden koşmayı bırakalım, kendimizi bırakmayalım!

Öncelikle konuşan kitap, insanlığın târifi olanın, bir günlük ömründe dilinden düşmeyen dualara bakalım.

Çünkü içinde bilinç yâni farkındalık olmayan her fiilin sonu riyâkarlıktır ve âdetle ibâdeti birbirinden ayıran niyet; farkındalıklı duadır.

İnsan karanlıktaydı, parlayan ışıkta güldü ve kayboldu.

Geceleyin sizi öldüren ve gündüzün ne kazandığınızı bilen, sonra belirli bir ecelin tamamlanması için gündüz vakti sizi dirilten, uyandıran da O’dur.[En’am:60’dan]

Bizi, öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Yeniden diriltip huzurunda toplayacak olan da O’dur.

Bu kısa duayı, gizni özneyi bulmak niyetiyle birlikte okuyalım:

Bu duada yer alan cümlelerde gizli özneyi arayalım. Özneyi nasıl arıyorduk; elbette yükleme, kim sorusunu yönelterek?

İşte başlıyoruz: Öldüren kim? Dirilten kim? Yeniden diriltecek kim? Huzurunda toplayacak kim? Hatta hamd eden kim (Hâmid) hamd edilen kim? (Hamîd)

Gizli özneyi bulan, buna ikna olduğunda gizli öznede kendini bulacağından açık etmeden devam edelim.

Herhalde yataktan kalktıktan sonra ağırlıklardan kurtulmak ve kendinize gelmek için lavaboyu kullanmak istersiniz değil mi?

Daha kapıdan içeri adımını atmadan O’nun duası şöyle:

Bismillâh. Allahım, hususi ve umumi bütün kötülükleri bünyesinde toplayan küçük ve büyük habis, şeylerden sana sığınırım

Sığınan iltica eden kim? Sahte benlik

Sığındığımız kim?

İşimizi bitirip çıkarken duamız:

Nimetin lezzetini bana tattırana, onun kuvvetini bende bırakana, ezâ vereni benden giderene bana âfiyet verene hamdolsun.

Nimetin lezzetini tattıran kim? Nimetten hâsıl olan gıdayı vücutta tutan kim? Sıkıntı veren kısmını vücuddan atan kim? Afiyet veren kim? Hamd eden kim?

Eh artık sofraya oturup kaybettiklerimizi telâfi etmek vaktidir.

Yemekten önce:
Bize vermiş olduğun bu rızıkları bereketlendir.

Bu rızkı veren kim? Bereketi verecek olan kim?

Yemekten sonra:
Bizi yediren, içiren ve bizi, kendisine teslîm olmuşlardan eyleyen Allah’a hamd olsun.

Nimetleri yediren kim? İçiren kim? Müslüman, teslim olmuş eyleyen kim? Hamd eden kim?

Artık evden çıkıp işe koyulmak vaktidir:

Bismillah, hiç kimsede günahlardan uzak duracak kuvvet yoktur, meğer ismetiyle muhafaza buyurur. Hiç kimsede taat için kuvvet yoktur meğer tevfikini refik eyler.

GERÇEK ŞU Kİ, Biz insanoğlunu üstün ve onurlu kıldık; karada ve denizde onları taşıdık; temiz besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün tuttuk
[İsrâ:70’den]

Arabaya binerken:

Bismillah! Allah’ım! Sen seferde arkadaşım, ailemde vekilîmsin. Allah’ım, yeryüzünü bize hizmet ettir, yolculuğumuzu kolaylaştır. Allah’ım, yolun zorluklarından, üzüntülü bir şekilde eve dönmekten, malımızda ve ailemizde meydana gelebilecek kötülüklerden sana sığınıyorum

Bu bineği bizim hizmetimize veren Allah’ı tesbih ederiz. Öyle olmasaydı biz ona güç yetiremezdik. Biz elbette Rabbimize dönücüleriz.

Eh buraya kadarını bile kemâl-i dikkâtle okuyan aziz okuyucu için maksad hâsıl olmuştur.

Böylesi bir farkındalıkla evden çıktıktan sonra kendisinden açığa çıktığına şâhid olunan fiilerin sâhibi de elbet kendisidir.

Fâil-i Mutlak idrâkine vesile işâretler:

Sana gerçek sûrette bîat edenler, Allah’a bîat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların eli üstündedir. [Fetih:10’dan]

Attığın zaman da sen atmadın, atan Allah’tı. [Enfâl:17’den]

O, kullarının tevbesini kabul eder ve sadakaları alır. [Tevbe:14]

Ektiğiniz şeyi siz mi ekiyorsunuz yoksa biz mi? [Vakıa:63’ten]

Biz insana şah damarından, kendinden daha yakınız. [Kaf:16’dan]

İşlerin hepsi O’na döndürülür. [Hud:123’ten]

Allah her şeyi ihâta eden, içeriden sarmalayan ve dışarıdan çepeçevre kuşatandır [Nisa:126]

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’ndan isterler. O, her an yeni bir iş, oluş ve görünüştedir. [Rahman:29’dan]

Her şey sevgiliden ibarettir, âşık ise perde
Diri olan sadece sevgilidir, âşık ölüdür yerde

Reklam

Söyleyecek sözüm var...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.