Kutsalın Bütünlüğü


Erenlerin çokdur yolu
Cümlesine dedik belî
[Muhyî Efendi]

İnsan güzellerinin, yoldaki bir taşı tekmeleyerek değil eğilip eliyle alarak izinle kenara çektiğine, bir ağacın hâlini hatrını sorup sarıldığına, kuşlarla sohbet ettiğine sâdece menkıbelerde rastlamayız bu hâlihazırda olup duran bir vâkıadır cânım erenlerim…

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa
[Aşık Veysel]

Kurt ve kuzu, avcı ve av, zıt görünenler zıtları birleyende bir güzel cem hâlinde…

İşte şuracıkta Hünkâr Sultân’ın meşhûr sûreti:
Bir yanında aslan, bir yanında ceylan kucak kucağa duruyor, duruyor işte

Azîzimin omzuna bir dala konar gibi sâkince konup sohbet dinleyen kuşlara şâhid olmuşluğumuz da vardır, vardır elhamdulillah…

Belki de kutsal olanın, aşkın bir soyutlama ile yerden ayağını kesen ve ulaşılamaz kılan ikircikli bir okumanın mağdurları olduğumuzdan, günümüz insanına pek de normal! gelmez bu tür okumalar.

Oysa kelîme kadehinin kendisi içindeki manâ şarabını sızdırmaya pek müsait: “kutsal”

“KUT” Eski Türkçe baht, tanrısal rahmet, mutluluk
Kelimenin diğer bir bahçedeki yansıması
“HOLY” Whole’den bütün bütün evrilmiş gözüküyor

Kutsal olanı sever, sıradan olanı hor görürsen hâlâ yanılsama okyanusunda dalgaya geliyorsun demektir. Hayat iki şekilde yaşanabilir; hiçbir şey kutsal değildir ya da her şey kutsaldır; ikincisi çok daha hayret verici…
[W. Hsin]

Yani erenlerimin kutsallıkları bütünlüklerinden geliyor.
Ben ve öteki, iç ve dış ayrımının tüyden duvağı aralanmış bir kere…

Bunca laf salatasından sonra artık sadede gelebiliriz cânım efendim

Şehirden ormana çekildiğimiz sabahlardan bir sabah
İşte böyle böyle her şeyle bütün olduğunuzu hissettiğiniz nefeslerden birinde
Çiçeklerin yüzünüze güldüğüne, hayvanların size yaklaştığına şahit olursanız şaşırmayın e mi

Sûretden gel sıfata, yolda safâ bulasın
Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrûm kalasın
Bu yolda ‘acâib çok sen ‘acâib anlama
‘Acâib anda ola dost yüzünü göresin
[Y. Emre]

Anılarla ve alışkanlıklarla yaşayan bir ölümlü olarak kendinizi bölünmüş, parçalanmış mı hissediyorsunuz?
Çekim yasasının işlediği âlem aynanıza işte onu yayıyorsunuz ve diğer yüzlerininiz bunu pekâlâ hissediyor.

“Bu ayrılığı bütünleyim” kaygısıyla dünya haliyle bitmez bir “koşuşturmaca” içinde olunca bu aceleci, planlı yine de güvensiz tavrınız yüzünden sizden kaçıyorlar; ne yapsınlar eminlik (mutmain) bulamıyorlar…

Ne var ki gerçekle, hayal ve efsane değil anda olanla tam ve bütün olduğunuzu bildiğinizde, izi bile kalmayacak şekilde olanda (şe’n) gayb olduğunuzda hiçbir şeyi kavramanıza, hiçbir şeye tutunmanıza da gerek kalmaz hem zâten cennet kuşu ancak kendisini kavramayan elin üzerine konar.

Acaba cennet kuşunun dolaştığı cennet bahçesi dedikleri şu anda burada şâhit olduğunuz sahneden farklı mı?

Farklı olan tek şey, artık ona başka bir şekilde olması için koşullar dayatmamanızdır.

Evet, ayrı sandığımız başımızın altından çıkan
“şimdi olan, olmasın henüz olmayan, olsun”
diye diye palazlanan bir ayrılık rüyasından uyanmak için var görünüyoruz.

Kime ne diyelim, ayıran kendini ayırıyor, başı belâdan kurtulmuyor,
ayrısı gayrısı kalmayan birlik zevkinde gününü gün ediyor vesselâm

Reklam