Rüyâ Defteri-13-son

son_mektup

Yine bir def’a: Müşâhede iderem ki bir kaç muhteşem ‘azîzler bir yire cem’ olup tevhîd iderler. Ba’dehu İsmullâh sürüp “Kayyûm” ismin çekerler. Fakîreye dahi hitâb iderler ki: “Sen dahi “Kayyûm” ismin sür.” Şeyhüme ‘arz itdüm, “Kayyûm” ismin virdi. ••• Yine bir def’a ‘Îd-i şerîf gicesi ‘âlem-i bâtında görürem ki Habîb-i ekrem (salla’llâhu aleyhi ve sellem) hazretleri ve efendi hazretleri bir yirde otururlar. Habîbullahuñ mübârek başında siyâh dülbend var. Üzerinde kisve-i mübâreki ‘aselî renk. Hilye-i şerîfdeki şeklinde görürem. Ba’dehu Habîb-i Ekrem hazretleri bir filori çıkarup efendi hazretlerine virdiler. Anlar dahi bu fakîreye virdiler. Sag elüme alup bu filori elümde büyüdi. Bir büyük müdevver âyine gibi oldı. Ammâ rengi altundur, lîkin âyine mesâbesindedür. Gâyet mücellâ musaffâ ki ta’bîri mümkin degül. Elümde tutarken hâtıruma hutûr itdi ki “gâlibâ bu âyinedür ki Cemâl-i Hazretullâh müşâhede olınur” diyü. Âyine elümde kaldı. Uyandım…

Yine bir kere: Gördüm ki bir kaç muhteşem aziz bir yere toplanıp kelime-i tevhidi zikrederler. Sonra İsmullahı sürüp “Kayyûm” ismini çekerler. Fakîreye de “Sen de “Kayyûm” ismini zikret” derler. Şeyhine sordum, “Kayyûm” ismini verdi.
***
Yine bir kere: Bayram gecesi iç aleminde gördüm ki Habib-i Ekrem (s.a.s.) hazretleri ve efendi hazretleri bir yerde otururlar. Habibullah’ın başında siyah tülbent var. Üzerinde bal renkli mübarek giysisi. Hilye’deki şeklinde görüyorum. Sonra peygamber hazretleri bir altın para çıkarıp efendi hazretlerine, onlar da fakîreye verdiler. Sağ elime aldım. Bu para elimde büyüdü. Bir büyük yuvarlak ayna gibi oldu. Rengi altın ama ayna gibi. Öyle, saf, öyle parlak ki anlatması mümkün değil. Elimde tutarken aklıma düştü ki “Galiba Hazret-i Allah’ın cemalinin görüldüğü ayna budur.” Ayna elimde kaldı. Uyanıverdim…

Gönül âyinesin sûfî, eğer kılar isen sâfî, açılır sana bir kapı, ayân olur Cemâlullah…
* Seb’a esmâ ile isim süren tarîk-i halvetîyye meşâyıhından İbrâhim Şevkî Efendi’nin bir nutk-u şerifini, aziz ziyaretçilerimize zevk-i tehattur olsun deyu ikram etmek dileriz:

İkinci esmâya mazhar olasın
Uyarıp kalbini hakkı bulasın
Levvâme’den mülhime’ye varasın
Devam et zikrine eyleyip uzlet
Geceyi gündüz et uyuma yâhû
Safâlansın ruhun vurup darb-ı hû
Hicâblar kalkacak bir makâmdır bu
Ayân olsun sana vech-i hüviyyet
Hak ile Hak olup Hak ismini sür
Ene’l-Hak şerâbın içip Hakk’ı gör
Vâkıf ol sırrına mâsivâyı sür
Bulasın sırrında dost ile halvet
Alıp Hay ismini Hak ile hayyol
Karış evliyâya velâyeti bul
Lâ-mekân şehrine bulup özge yol
Hafâdan ahfâya eyleyip hicret
Aceb safâlıdır makam-ı Kayyûm
Çok hikmet gösterir devâm-ı Kayyûm
Bir bahr-i âzamdır hitâm-ı Kayyûm
Bunda cem’ oluptur farz ile sünnet
Yedinci makamdır makam-ı Kahhâr
Ne yâr vardır bunda ve ne de ağyâr
Bundan öte vardır nice bin esrâr
Her biri bir yüzden gösterir hikmet
Cem’ul-cem’ âleminde olasın
Rızâ-yı Mevlâ’yı onda bulasın
Gâhî cem’e gâhî farka gelesin
Ey Şevkıyâ işte böyledir vahdet

Rüyâ Defteri-11

ruya_mektuplari_12

Bir def’a ‘îd-i şerîf güni tenhâda kendü hâlüme meşgûl olup du’âda iken kendümi zâyi’ idüp ‘aklum dagılmış. Yine efendi hazretleri zâhir olup buyurdılar ki: “Îd-i şerîfün mübârek ola. İnşa’allâh ‘azîm bayrama senüñ ile ma’an vâsıl olaruz,” diyü buyurdılar. ••• Ba’dehu: Yine fakîreye gaflet müstevlî olup ‘âlem-i rû’yâda görürem ki bir bî-nazîr otak. Dıvârı gümüşden. Üzerinde “Lâ ilâhe illallâh Muhammedun resûllullâh” altundan yazılmış. Cevânib-i erba’ası böyle. Yukarıda bî-kıyâs kandiller asılmış. Bazısı altundan, bazısı envâ-i cevherden. Bu odanuñ dal ile ortasında bir şâzerü’r-revân var, altundan. Suyı dahı altun akar. Vel-hâsıl bir odadur ki ‘akl-i beşer idrâk idemez. Ya’nî ‘azîz hazretleri ol sudan fakîreye virdiler, ammâ su da altun gibidür. Yine görsem, bu odanuñ sadrında Habîb-i Ekrem (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) hazretleri cülûs itmişler. Sagında solında cihâryâr-i güzîn oturmışlar. Ba’zılar ayag üzre dururlar. Habîb-i ekrem (sall’allâhu ‘aleyhi ve sellem) hazretlerini mübârek hilye-i şerîfleri üzre gördüm. Be-‘aynihi öyle gördüm. Hatta mübarek alnı nûrın ve mübârek çeşm-i şerîflerini ve ebrûların gâyet ‘ayân fark eyledüm, zâhirde görür gibi. Ve cihâryâr-i güzîn hazretlerini, hey’etleri ve şekl ü şemâ’illerin, ‘ayân gördüm. Taşradan tabaklar ile hediyeler ke-enne sultân-i enbiyâ’ya getürürler. Ayag üzre olanlar bu hediyeler ile takayyüd iderler. Bu esnada ‘azîz hazretleri karşudan gelüp, “Selâmun ‘aleyküm ya seyyidü’l-evvelîn ve’l-âhirîn, habîb-i rabbü’l-‘âlemîn,” diyüp mukâbelede sultân-i enbiyâ redd-i selâm idüp, “mahbûb-i güzîn hazretlerinüñ çak ortasında oturup fakîre vakf eyledügüm mushaf ‘azîz hazretlerinüñ elinde imiş. Ke-enne sultân-i enbiyâ’ya ‘arz idüp, “Bu, fakîrenüñ sultânum hazretlerine hediyesidür” didiler. Habîb-i ekrem hazretleri tebessüm idüp “tekabbelallâhu bekabûlin hasenin sümme kabbilnâ sümme kabbilnâs sümme kabbilnâ” diyü buyurup mushaf-i şerîfi mübarek eline alup açup nazar eylediler. Ciharyâr-i güzîn dahı alup nazar eylediler. Yine sultân-i enbiyâ hazretlerinüñ mübârek eline virüp anlaruñ elinde iken fakîre uyandum.

ruya_defteri_ayrac

Bir kere mübarek bayram günü tenhada kendi halimde duada iken kendimi kaybettim, aklım dağılmış. Yine efendi hazretleri görünüp buyurdular ki: “Bayramın mübarek olsun, inşallah büyük bayrama birlikte ulaşırız,” diye buyurdular.
***

Yine fakîreye gaflet geldi. Rüya aleminde gördüm ki benzersiz bir oda. Duvarı gümüşten. Üzerinde altından “La ilahe illallah Muhammedün resulullah” yazılmış. Dört tarafı böyle. Yukarıda eşsiz kandiller asılmış. Bazısı altından, bazısı çeşitli mücevherlerden yapılmış. Bu odanın ortasında bir şadırvan var, altından. Suyu bile altın akıyor. Velhasıl öyle bir oda ki insan aklı kavrayamaz. Aziz hazretleri o sudan fakîreye verdiler, ama su da altın gibidir. Ne görsem, bu odanın başında Habib-i Ekrem (s.a.s.) hazretleri oturmuşlar. Sağında solunda dört halife oturmuş. Birileri de ayakta duruyor. Habib-i ekrem hazretlerini (s.a.s.) mübarek hilyelerindeki gibi gördüm. Aynen öyle gördüm. Hatta mübarek alnındaki nuru, mübarek gözlerini ve yüzlerini açıkça seçiyordum, sanki gerçekten görüyor gibi. Ve dört halife hazretlerini, cüsseleri ve şekl ü şemaillerini açıkça gördüm. Dışarıdan tabaklarla hediyeler, sanki peygamberlerin sultanı’na getiriliyordu. Ayakta olanlar bu hediyelerle ilgileniyorlardı. Bu esnada aziz hazretleri karşıdan gelip, “Selamun aleyküm, öncekilerin ve sonrakilerin efendisi, alemlerin rabbinin sevgilisi” dedi, Peygamberler Sultanı, karşılığında selamı alıp “Hakkın sevdiği, peygamberlerin aşık olduğu” buyurdular. Aziz hazretleri de dört halife hazretlerinin tam ortasına oturdu. Fakîrenin vakfeylediğim Kuran-ı Kerim aziz hazretlerinin elindeymiş. Güya peygamberlerin sultanı’na sunup “Bu, fakîrenin sultanım hazretlerine hediyesidir” dediler. Hazret-i Muhammed(sas) tebessüm edip “Allah bir güzel kabul ile kabul etsin, bizden kabul buyursun, insanlardan kabul buyursun, bizdem kabul buyursun” diyerek mushaf-ı şerifi mübarek eline alıp açtı ve baktı. Dört halife de alıp gözden geçirdiler. Yine Hazret-i peygamberin mübarek ellerine verdiler, onların elindeyken fakîre uyandım.

* Bir diğer rüyâ mektubunda görüşmek üzere hoşça bakın zatınıza efendim…

Böylesi bir mânâya dair nihâvend tespiti de burada teberrüken paylaşmak dileriz:

Bu gece yâri gördüm şükür elhamdülillah
Ayağına yüz sürdüm şükür elhamdülillah
Bana armağan verdi dilimden düşmez virdi
Gönül murâda erdi şükür elhamdülillah
Eliflâmı belinde tesbihi var elinde
Gönlüm aşkın selinde şükür elhamdülillah
Yüzü nûrla bezenmiş yaradan pek özenmiş
Ne kadar da güzelmiş şükür elhamdülillah
Sakal siyah hiç yok ak kalbinde nûrdan revnâk
Övmüş de yaratmış Hak şükür elhamdülillah
Tâcı vardı başında nûrdan hilâl kaşında
Yıkandım gözyaşında şükür elhamdülillah
Pîrim efendim benim fedâdır cân u tenim
Âzâd olmaz bendenim şükür elhamdülillah
Aşkî mest olup gitti muhabbet câna yetti
Nûreddin’i seyretti şükür elhamdülillah

Rüyâ Defteri-10

umutrehberi_hu

Yine bir def’ada “İsm-i sânî’ye müdâvemet iderken cemî’ eşyâdan “hû” sadâsı gelür gibi oldı. Bu hâl bir kaç def’a vâki’ oldı. ••• Yine bir def’a İsm-i şerîf’e müdâvemet iderken ke-enne ‘azîz hazretleri mukâbelede “hû” dirler. Baña dahı hitâb idüp buyurur ki: “Hû ismin sür. Sana icâzet.” Bir nice def’a vâki’ oldı. İsm-i şerîf’e müdâvemet iderken kendümi zâyi’ ider gibi olup “hû” ismi kalbüme ilhâm olur. Bir nice def’a gaflet müstevlî oldukda ‘azîz hazretleri zâhir olup “hû” ismin telkin ider. ••• Yine bir def’ada ‘azîz hazretleri ‘âlem-i bâtında buyurdılar ki: “Bize i’tibâr itmez misin? İsm-i sâlis ki “hû”dur, emr-i Hakk ile, Peygamber hazretlerinüñ mu’cizâtile saña ta’yîn oldı.” Ve ba’zı zamânda kendüme meşgûl iken ke-enne cemî’ eşyadan “hû” sadâsı kalbüme gelür gibidür. ••• Yine bir def’a dahı rû’yâda gördüm, “hû” ismine müdâvemet iderem. ••• Yine bir gice yatsu namâzın edâ idüp İsm-i şerîf’e müdâvemet iderken kalbüme ilâm oldı: “Hû ismine müdâvemet eyle.” Bu tahayyürde iken kalbümde ‘azîz hazretlerini müşâhede idüp buyurdılar ki: “Cânib-i Hakkdan emr oldı. Hû ismine meşgûl ol. Bizüm icâzetümüz ile.” Yine tekrar ke-enne kulaguma yapışup “hû” dir. Baña dahı buyurur: “Benüm sultânum, bunları yazup Çelebi efendiye isâl eyledüñ.” ••• Soñra bunlar zuhûr eyledi. Bir nice def’a vâki’ oldı. İsmullâh’a müdâvemet iderken gaybet vâki’ olup “Hû” ismi kalbüme ilhâm olur. Bir nice def’a gaflet müstevlî olup ‘azîz hazretleri zâhir olup “Hû” ismi telkîn ider. Nice def’a vâki’ oldukda i’tibâr itmeyüp bir def’ada buyurdılar ki: “Bize i’tibâr itmez misin? İsm-i sâlis’i sana ta’yîn eyledüm.” ••• Yine bir def’a ‘azîz hazretleri buyurdılar ki: “Emr-i Hakk ile, peygamber hazretlerinüñ mu’cizâtiyle sana İsm-i sâlis, ki ‘Hû’dur, saña ta’yîn olundı.” Bu hâl Rebîü’l-evvelüñ evvel Pençşenbe güni ikindiden evvel vâki’ oldı. Ve ba’zı zamânda kendüme meşgûl iken ke-enne cemî’ eşyâdan “Hû” sadâsı gelür gibidür. Bir kaç aydur ki kendü hâlüme meşgûl iken ‘azîz hazretlerini kalbüm göziyle müşâhede idüp “Hû” ismin telkîn buyururlar. Yine “bunlar hâtıradur, benüm liyâkatum yokdur,” diyü mukayyed olmadum. ••• Yine bir gün İsmullâh’a meşgûl iken ‘âlem-i bâtında buyurdılar ki: “Hû ismine meşgûl oldukda her murâda vâsıl olursın. Her müşkil feth olur.” Her bâr böyle vâki’ olup bir kaç defa yine te’kîd eylediler, “bize muhâlefet mi idersin,” didiler. Eger du’âda eger namâzda her halde anlar cânibinden kalbüme ilhâm olur: “Elbetde “Hû” ismine meşgûl ol,” diyü. ••• Yine bir def’ada ‘azîz hazretleri cânibinden kalbüme ilhâm oldı ki: “Evvel Hû, âhır Hû, zâhir Hû, bâtın Hû. Benüm sultânum, bu halleri Çelebi efendiye yazup gönderiñ.” Anlardan cevâba müntazır iken ‘azîz hazretleri cânibinden işâret oldı ki: “Oglum Hasan’dan haber gelince tavakkuf eyleme, Mehmed Dede’ye ilâm eyle.” İmdi huzûrunuza i’lâm olundı. Ne buyurursız? Bunlar hatıra mıdur yoksa sahîh midür? Hâşâ sümme hâşâ, ‘azîz hazretlerine inkârumuz yokdur. Ammâ benüm bunlara liyâkatum yokdur. Âlâyiş-i dünyâ ile âlûde olmışam. Hakka lâyık bir nesnemüz yok. Bunlara istihkâkum hiç yokdur. Hakk sübhânehû ve te’âlânun lutfî çokdur. Benürn sultânum ne buyurursız? İ’lâm eyleñ •••
CEVÂBÎ MEKTÛB: Her vechile ism-i sâlis hakkuñuz olmuş. Allâhü te’âlâ mübarek eylesün. Hemân müdâvemet eylen. Fakîrden dahı icâzet olsun.

ruya_defteri_ayrac

Yine bir keresinde ikinci ismi zikretmeye devam ederken bütün eşyadan “Huu” sesi gelir gibi oldu. Bu hal bir kaç kez daha oldu.
***
Yine bir kere İsm-i şerif’i zikre devam ederken güya aziz hazretleri karşılık olarak “Hu” diyor. Bana hitap ederek buyuruyor ki: “Hu ismini sür. Sana izin.” Nice kere böyle oldu, İsm-i şerif’i zikre devam ederken kendimi kaybeder gibi oluyordum ve kalbime “Hu” ismi ilham oluyordu. Birçok kere uyku hali bastırdığında aziz hazretleri görünüp “Hu” ismini telkin ediyordu.
***
Yine bir keresinde aziz hazretleri iç âleminde buyurdular ki: “Bize saygın yok mu? Üçüncü isim, ki Hu’dur, Allah’ın emri, Peygamber hazretlerinin mucizesi ile sana verildi.” Ve bazen kendimle meşgul iken aynı şekilde bütün eşyadan “Hu” sesi kalbime gelir gibi oluyor.
***
Yine bir kere rüyada gördüm ki “Hu” ismini zikre koyulmuşum.
***
Yine bir gece yatsı namazını kılıp İsm-i şerif’i zikre devam ederken kalbime ilham oldu: “Hu ismine devam et.” Bu şaşkınlıktayken kalbimde aziz hazretlerini gördüm, buyurdular ki: “Allah tarafından buyuruldu. Hu ismine koyul. Bizim iznimizle.” Yine tekrar sanki kulağıma yapışıp “Hu” dedi ve buyurdu: “Sultanım, bunları yazıp oğlum Çelebi Efendi’ye gönderin.” *** Sonra bunlar oldu. Birçok kere. Allah ism-i celâline devam ederken, kendimi kaybeder gibi oldum ve “Hu” ismi kalbime düştü. Nice kere uyku hali bastırıp aziz hazretleri belirip “Hu” ismini telkin etti. Nice kere böyle olmasına rağmen ben kulak asmayınca buyurdular ki: “bize kulak asmaz mısın? Üçüncü ismi sana tayin eyledim.”
***
Yine bir kere aziz hazretleri buyurdular ki: “Allah’ın emri, Peygamber hazretlerinin mucizesiyle sana üçüncü isim olan “hu”, tayin olundu.” Bu hal Rebiülevvel ayının ilk perşembe günü ikindiden önce gerçekleşti. Ve bazen kendimle meşgulken sanki bütün eşyadan “hu” sesi gelir gibiydi. Bir kaç ay boyunca böyle kendi halindeyken aziz hazretlerini kalb gözüyle gördüm ve “hu” ismini telkin etti. Yine “Bunlar zihin aldatmacasıdır, ben bunlara layık değilim” diye ciddiye almadım.
***
Yine bir gün Allah ism-i şerifini zikre koyulmuşken iç aleminde buyurdular ki “Hu ismini zikredersen, her dileğine ulaşırsın. Her zorluk açılır.” Her seferinde böyle olup bir kaç kez yine tekrarladılar “Bize muhalefet mi edersin?” dediler. İster duada ister namazda, her halimde, onlardan kalbime ilham düşer: “Elbette “hu” ismine devam et” diye. *** Yine bir keresinde aziz hazretleri tarafından kalbime ilham oldu ki: “Evvel Hu, Ahir Hu, Zahir Hu, Batın Hu. Sultanım, bu halleri oğlum Çelebi efendiye yazıp gönderin.” Onlardan cevap beklerken aziz hazretleri tarafından işaret oldu ki: “Oğlum Hasan’dan haber gelince bekleme, Mehmed Dede’ye bildir” Şimdi size bildiriyorum. Ne buyurursunuz? Bunlar zihin oyunu mudur yoksa gerçek midir? Haşa sümme haşa aziz hazretlerinin söylediklerini inkar edemem, ama ben bunlara layık değilim. Dünya derdine dalmışım, Hakk’a layık bir nesnemiz yok. Bunları hiç hak etmiyorum. Hakk subhanehu ve tealanın lütfu çoktur. Sultanım, ne buyurursunuz? Bildirin.

seyh_efendi1

Mektubun cevabı: “Halife Mehmet Dede’den Asiye Hatun’a”

Her açıdan üçüncü isim olan “Hu” ismine hakkınız olmuş. Allahu teala mübarek eylesin. Hemen yılmadan sürekli çalışarak bu ismi sürmeye devam edin. Fakîrden de size izin olsun.

* Bir diğer rüyâ mektubunda görüşmek üzere hoşça bakın zatınıza efendim…