به نام آنک جان را نور دین داد
خرد را در خدا دانی یقین داد
Can’a, din nûru verenin adıyla,
Akla, kendisini tanıması için yakîn verenin adıyla
خداوندی که عالم نامور زوست
زمین و آسمان زیر و زبر زوست
Bütün âlem, adını O’ndan almıştır
Yer, gök, alt, üst; hep O’ndan olmuştur
دو عالم خلعت هستی ازو یافت
فلک بالا زمین پستی ازو یافت
İki âleme varlık elbisesini giydirdi O
Yeri alçalttı, göğe yükseklik verdi O
فلک اندر رکوع استادهٔ اوست
زمین اندر سجود افتادهٔ اوست
Felek ayakta rükû eder O’na
Yeryüzü yer kapanmış secde eder O’na
ز کفک و خون برآرد آدمی را
ز کاف و نون فلک را و زمی را
Çamurdan ve kandan yarattı Âdem’i
Kaf ve Nûn’dan yarattı âlemi
ز دودی گنبد خضرا کند او
ز پیهی نرگس بینا کند او
Gökkubbeyi dumandan yaratan O
Bir yağdan gözleri görür eden O
ز نیش پشه سازد ذوالفقاری
چنان کز عنکبوتی پرده داری
Sivrisinek iğnesinden Zülfikar çıkarır
Örümcekten bir perdedâr yaratır
ز خاکی معنی آدم بر آرد
ز بادی عیسی مریم برآرد
Topraktan Âdem’in manâsını çıkarır
Bir yelden Meryem’in İsâ’sını çıkarır
ز خون مشک و ز نی شکر نماید
ز باران در ز کان گوهر نماید
Kandan misk, kamıştan şeker gösterir
Yağmurdan inci, mâdenden cevher gösterir
یکی اول که پیشانی ندارد
یکی آخر که پایانی ندارد
Öyle bir Evvel’dir ki O’nun öncesi yoktur
Öyle bir Âhir’dir ki sonu, sonrası yoktur
یکی ظاهر که باطن از ظهورست
یکی باطن که ظاهر تر ز نورست
Öyle bir Zâhir’dir ki Bâtındır zuhûru
Öyle bir Bâtındır ki nurdan daha Zâhir’dir nûru
نه هرگز کبریایش را بدایت
نه ملکش را سرانجام و نهایت
O’nun ululuğuna başlangıç, bidâyet yoktur
O’nun saltanatına, zevâl ve nihâyet yoktur
خداوندی که اوداند که چونست
که او از هرچ من دانم برونست
Kendinin nasıl olduğunun bilen kendi
Bildiğim herşeyden münezzehtir kendi
چو دید و دانش ما آفریدست
که دانستست او را و که دیدست
Yaratan O’dur görüşümüzü de, bilişimizi de
Öyleyse O’nu nasıl bilebilir, nasıl görebilir bir kimse
ز کنه ذات او کس را نشان نیست
که هر چیزی که گوئی اینست آن نیست
Kimse erişemez zâtının künhüne
Budur dediğin herşey değildir O yine
اگرچه جان ما می پی برد راه
ولیکن کنه او کی میبرد راه
Cânımız gitse de ancak O’na
Nasıl kavuşacak yine de zâtına
چو بی آگاهم از جانم که چونست
خدا را کنه چون دانم که چونست
Daha kendi canımı bilmiyorum ki nasıldır?
Allah aşkına ne bileyim O kendi nasıldır!
چنان جان را بداشت اندر نهفت او
که هرگز سر جان با کس نگفت او
Canı öyle bir gizledi ki O
Can’ın sırrından kimseye demedi O!
تنت زنده بجان و جان نهانی
تو از جان زنده و جان را ندانی
Tenin zindedir canla, gizli yine canı
Can yüzünden canlısın, bilmezsin canı
زهی صنع نهان و آشکارا
که کس را جز خموشی نیست یارا
Ne büyük bir sanat gizliyken âşikâr
Susmaktan başka kimseye yok yarar
هزاران موی را بشکافتم من
طریق این خموشی یافتم من
Binlerce kez kılı kırk yardım da ben
Susmaktan özge kâr bulmadım ben
چو نتوانی بذات او رسیدن
قناعت کن جمال صنع دیدن
O’nun zâtına ulaşamazsın mâdem
Yarattığı cemâl seyriyle yetin sen
اگر تو راست طبعی در صنایع
برآی از چار دیوار طبایع
Doğruysa gidişin, varlığın seyrinde
Dört duvardan sıyrıl da gel yerine
خدایت را نیفتادست کاری
چه سازی از طبایع کردگاری
Hudâ’nın sana düşmez bir işi
Hudâyî tabiatle yapabilir misin bir işi
اگر آبست اصل آبی بروبند
فرا آبش ده و لختی بروخند
SU, asılsa durdur suyunu
TOPRAKsa asıl, koy kapı önüne onu
وگر باد است بیدادیش پندار
ببادش برده و بادیش پندار
HAVAysa, adaletsiz say sen onu
Rüzgar götürmüştür yok say sen onu
وگر اصل آتش است آبی بروزن
چو آبش بر زدی آتش درو زن
Ateş asıl ise, su çarp üstüne
Çekersen suyunu ateş sal üstüne
طبیعت راست داری بی ریاباش
طبیعی نیستی مرد خدا باش
Tabiâtın doğru ise bî-riyâ ol
Tabiî değilsen merd-i Hudâ ol
چو در هر دو جهان یک کردگار است
ترا با کار چار ارکان چه کار است؟
Her iki cihânda bir yaradan var
Dört unsur ile senin ne işin var
یکی خوان و یکی خواه و یکی جوی
یکی بین و یکی دان ویکی گوی
O Bir’i çağır, O Bir’i ara, O Bir’i iste
O Bir’i gör, O Bir’i bil ve O Bir’i söyle
یکیست این جمله چه آخر چه اول
ولی بیننده را چشم است احول
Birdir hepsi ister sonra gelsin ister evvel
Ama biri, iki görenin gözüdür ahvel (şaşı)
نگه کن ذره ذره گشته پویان
بحمدش خطبه تسبیح گویان
Dikkatlice bak, akıp giden her bir zerre
O’nun tesbihinde, O’nun övgüsünde
زهی انعام و لطف کار سازی
که یک یک ذره را با اوست رازی
Bu ne büyük bağıştır ne büyük lütuf bu
Her zerrenin bir sırrı var O’nunla yâ hu
زهی اسم و زهی معنی همه تو
همی گویم که ای تو ای همه تو
Ne güzel isim, ne güzel manâ, hepsi sen!
Dilimde dâim; Ey sen, Ey her şey senden olan sen!
نبینم در جهان مقدار مویی
که آن را نیست با روی تو روئی
Âlemde görünen her bir zerrenin
Yüzünde izi var senin güzelliğinin
اگر با تو نبودی روی ما را
فرو بردی سر یک موی ما را
Yüzümüz dönük olmasaydı eğer sana
Zerre miktar döner miydin bu yana
اگر لطفت نپیوستی بیاری
نبودی ذرهای را پایداری
Lütfun yardım etmeseydi bâri
Zerrede ne gezerdi bekâ imkânı
همه باقی بتست و تو نهانی
درون جان و بیرون جهانی
Her şey seninle kâim ama sen gizlisin
Cihandan taşrasın amma candan içresin!
همه جانها ز تو حیران بمانده
تو با ما در میان جان بمانده
Hayran iken bütün canlar sana
Sen durursun bizim canımızın ortasında
ز راهت حد و پایان کس ندیدست
که تو در جانی و جان کس ندیدست
Sana giden yolun sonunu yok gören
Can içindesin, canı yok gören
جهان از تو پرو تو در جهان نه
همه در تو گم و تو در میان نه
Cihan seninle dopdolu, değilsin sen cihanda
Her şey sende kaybolmuş, sen yoksun ortada!
نهان و آشکارایی همیشه
نه در جا و نه بر جایی همیشه
Hem gizlisin hem âşikârsın dâimâ
Ne bir yerdesin, ne bir yerin dışındasın ama
خموشی تو از گویایی تست
نهانی تو از پیدایی تست
Bunca sestir, suskunluğunun sebebi
Her görünendir, örtünmenin sebebi
تویی معنی و بیرون تو اسم است
تویی گنج و همه عالم طلسم است
Manâ sensin, senden başka her şey isimden ibâret
Hazîne sensin, bütün âlem tılsımdan ibâret
زهی فر و حضور نور آن ذات
که بر هر ذرهٔ میتابد ز ذرات
Zâtının nûru, gözlerin feri, hazır
Her bir zerreye verir ışığı, nâzır
ترا بر ذره ذره راه بینم
دو عالم ثم وجه الله بینم
Sana giden bir yol görünür her bir zerrede
İki âlemde “nereye dönersek dönelim yüzün her yerde”
دوی را نیست ره درحضرت تو
همه عالم توی و قدرت تو
Huzurunda yer bulunmaz ikiliğe
Bütün âlem sensin, kudretin yine
ز تو بی خود یکی تا صد بمانده
دو عالم از تو، تو ازخود بمانده
Bir’den Yüz’e dek her şey kalmış senden
İki âlem sana ait, sen ise kendiliğinden
وجود جمله ظل حضرت تست
همه آثار صنع و قدرت تست
Bütün varlık hazretinin (hazır-nazır zatının) gölgesidir
Her şey senin sanatının ve kudretinin eseridir
جهان عقل و جان حیران بمانده
تو در پرده چنین پنهان بمانده
Cihanda akıl ve candır olan sana hayrân
Yine sensin perde ardında kalan pinhân
جهان پر نام تو وز تو نشان نه
بتو بیننده عقل و تو عیان نه
Dünya nâmınla dolu, senden işaret yok
Akıl seninle görür, görünürde sen yok
عیان عقل و پنهان خیالی
تعالی الله زهی نور تعالی
Hayâlden saklısın akla görünür durursun
Yüce Tanrım sen ne yüce bir nursun
نبینم جز تو من یک چیز دیگر
چو تو هستی چه باشد نیز دیگر
Görmüyorum ben senden başka bir şey
Sen varken ne olabilir ki başka bir şey!
نکو گوئی نکو گفتست در ذات
که التوحید اسقاط الاضافات
Güzel söyleyen biri, zâtına dair demiş
Tevhîd, izâfeleri iskattır demiş
در آن وحدت چرا پیوند جویم
تویی مطلوب و طالب چند گویم
Vahdetine neden dayanak arayalım
Matlûb sensin, tâlib olarak ne diyeyim
چو من دیبای توحید تو بافم
چنان خواهم که جان را بر شکافم
Senin tevhîd ipeğini dokuyorum
Cânımı olsun fedâ istiyorum
زهی سبقت که با آن اولیت
ندارد هیچ موجودی معیت
Öyle bir ezeldir ki, evveliyet yoktur ona,
Hiçbir varlık yaklaşamaz ezelî yalnızlığına!
زهی وحدت که مویی درنگنجد
در آن وحدت جهان مویی نسنجد
Öyle bir vahdet ki, vahdetine kıl giremez
O vahdette şu cihan bir tek kıla bile değmez
زهی هیبت که گر یک ذره خورشید
بیابد گم شود در سایه جاوید
Ne yücedir ki O’nun heybetinin zerresi;
Güneşe vursa, olamaz güneş bile o heybetin gölgesi!
زهی قدرت که گر خواهد بیک دم
زمین چون موم گرداند فلک هم
Ne kudrettir ki azametiyle dilerse
Feleği de muma çevirir, yeryüzünü de!
زهی لذت که پاکان مطهر
کنند از وی مشام جان معطر
Öyle bir lezzeti vardır ki tertemiz erler
Canlarına her an O’nun kokusunu çekerler
همه بیچارهایم و مانده بر جای
برین بیچارگی ما ببخشای
Hepimiz kalakalmışız çaresizlik içinde
Sen bizi şu âcizliğimizden ötürü affeyle
خداوندا همه سرگشتگانیم
مصیبت دیده و آغشتگانیم
Yâ Rabbî biz âvâre varlıklarız
Musibete uğramış perişanlarız
نداری دل که در دلداری ما
دمی دل سوزدت بر زاری ما
Gönlümüzü teselli edecek bir gönlün yok mu?
Perişan halimize bir an acıyacak yok mu?
دلت چون نیست چون سوزد ز زاری
چه میگویم همه دلها تو داری
Bir gönle sahip değilsen de sen bizim gibi
Ne diyeyim, sen değil misin bütün gönüllerin sahibi!
تویی فی الجمله مستغنی ز عالم
سخن کوتاه شد والله اعلم
Sensin müstağni olan cümle âlemden
Sözü kısa kesmeli, Allah’tır bilen