Kimim ben

Mehmed Şemseddîn (Ulusoy) Efendi (v. 1936) Hazretlerinin, Hüseyin Vassâf Efendi (v. 1929)(ruhaniyyetlerine selâm olsun) Nazîresine Tahmîsidir

vassaf_nazire

Gürûh-i âşıkânın dâimâ meyhânesiyim ben
Elinde sâki-i bezmin döner peymânesiyim ben
Garîk-i bahr-i aşk oldum O’nun bilmem nesiyim ben
Tarîk-i feyz-i aşkın sâlik dîvânesiyim ben
Şarâb-ı sırr-ı aşkın âdetâ mestânesiyim ben

Demâdem âteş-i hicrân ile yanmakdadır gönlüm
Ümîd-i vuslat-ı cânân ile yanmakdadır gönlüm
Ne hikmet derd ile dermân ile yanmakdadır gönlüm
Cemâl-i Hazret-i cânân ile yanmakdadır gönlüm
Güzel cânânımın envârının bir dânesiyim ben

Yine Hak’tan olur elbet bana her demde imdâdım
O’nun emrine fermânber olup zîrâ ki münkâdım
Eder lütf u kerem çünki işitir âh u feryâdım
Visâl-i yâr için pür intizârdır kalb-i nâ-şâdım
Bu aşkın neş’esinden âlemin bî-gânesiyim ben

Olanlar mazhar-ı Tûr-i tecelli eymeni her ân
Yakar benliği ol demde gider varlık kalır Rahmân
Fenafillâhın esrârı olur zâhir gelir cânân
Vücûdum mülkünü yaksın harab etsin şah-ı devrân
Gönül Mecnun-i Leylâ’dır O’nun aşk lânesiyim ben

Zuhûr ettikde feyzullah olursun Şemsî sîne-sâf
Olanlar vâkıf-ı esrâr sükût eyler demez hiç laf
Makâm-ı sâfiye ehli olurlar çünkü bî-evsâf
Tecellîyât-ı cânâna gönülden muntazır Vassâf
Umûm-i uşşâk-ı hüsnün kemterîn bir dânesiyim ben

Sual eden der ki: Bu işler kâl ile olmaz hâl ile olur, bilmez misin a gafil?
Cevap veren der ki: El hak doğrudur; velakin hâli umarak kâli bir niyâz olsun diye hayırla meşgûl etmek icâb etmez mi?

Sual eden der ki: İyi diyorsun, güzel söylüyorsun da, sen şu aciz hâlinle bu lafların altında kalmaz mısın?
Cevap veren der ki: Eyvallâh, öyledir; ama güzel sözün altında kalmakta ne beis var?

Cenâb-ı Mısrî’yi ve dâhi bâlâda mezkûr erenlerimi bir Fâtiha kıraatiyle mesrûr eyleyenlere bilhâssa aşk-ı niyâz ve takdîm-i ihlâs eder, teveccühâtınızın devamını dilerim efendim.