Gelip geçerken günler, bizim okuduğumuz satırlardan, canımıza okuyan şairlerden geride kalanları, hakikat sancılarınızı artırsın diye, alemi bir ah ile viran edecek dert sahibi kılsın diye, hâsılı bir hayra vesile olsun diye sizlere de uzatalım istedik, nûş eyleyene aşk olsun ya huu…
Yol zamanın bir fonksiyonu değildir. Hız, yolun zamana bölünmüş halidir. İvme ve sürtünme katsayısı bizi ilgilendirmez. Yolda olmak bir hıza sahip olmayı gerektirir, aksi durum yolda durmaktır, durmak sıkıcıdır. Yolda durmak yolda olmak anlamına gelmez, yolda durmak yolda durmak anlamına gelir. Yolun bittiği yerde durulmaz. Ya önce durulur ya durulmaz. Bazen yolun kenarından renksiz duru sular akar. O sularda balık da vardır, yolun yardığı tepelerin biri yeşil toprak diğeri bej olabilir. Su aktığı yerin rengine bürünmez ama sana öyle gelebilir. Ayrıca yol bitmez; o labirentin duvarıdır…
İki günü bir olan ziyandadır.[Hadis-i Şerif]
Durup dinlemeliyiz, durup dinlenmeliyiz, durup düşünmeliyiz ama durmalıyız önce. Durmalı, durulmalı, durulanmalıyız. Ve içimize doğru bir yolculuğa çıkmalıyız. Yola çıkmalı, yolda olmalı ve yol almalıyız. Yolu bulmalı, yol olmalıyız. Ne demişti şair: “En uzun yoldur, insanın içi…”
Nasıl ki ağacın tüm mertebeleri, ağacın tohumunda mevcuttur, insanlık mertebeleri de insanın zatında mevcuttur. Dolayısıyla tasavvufta seyri süluk sâlikin kendi özüne yaptığı yolculuktur. [Cüneyd-i Bağdadî]
Bir de yoldayken lazım olur, “yolcu yolda temkin üzere gerektir” diye, ehli dünya penceresinden beyne dair notlar var:
- Bir günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşünceler ne hakkındaysa, hayatımız da ona göre şekillenir. Unutmayın kafanızda en cok neyi düşünürseniz, hayatınızda onu çoğaltırsınız. (Sabah kalktığında aklına ilk gelen şey nedir? – İşte senin gündemin bu, bunun için yaşıyorsun ey can!)
- Beynin en tehlikeli yanı “ters çaba” kuralına göre çalıştığı anlardır. Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız, beyin onu size doğru çeker, korktuğunuzu başınıza getirir! Buna “ters çaba kuralı” denir. Bataklıktan çıkmaya çalıştıkça dibe gömülmeye benzer. Beyin odaklanılan hedef için çalışır, hedef olumsuz olsa bile onu gerçekleştirmek için çalışır! Topluluk önünde konuşma yaparken “acaba heyecanlanacak mıyım?” diye düşünürseniz, hiç merak etmeyin heyecanlanacaksınız! Korkunuza değil, konunuza odaklanın. Başınıza gelmesinden korktuğunuz en kötü şeye değil, başınıza gelmesini istediğiniz en iyi şeye odaklanın. Unutmayin kafanızda en cok neyi düşünürseniz, hayatınıza onu çoğaltırsınız. (Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. [Âl-i İmrân, 139])
- Beyin kas sistemi ile değil, elektro-biyo- kimyasal reaksiyonlarla çalıştığı için, kolumuz ya da bacağımız gibi fiziksel anlamda yorulmaz. Beyni yoran en önemli şey monotonluktur. Hayatınız ne kadar renklendirirseniz, beyninizi o kadar dinlendirir, neşelendirirsiniz. (Belki monoton ama günahlarda uzak bir hayat ruha safadır)
- Einstein “Bir problemi yaratan bir zihni, aynı düzeyde çalıştırarak o problemi çözemezsiniz” der. Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıl, farklı bir bakış açısıdır. Yeni bir aklın önündeki en büyük engel entellektüel atalettir, tembelliktir. Entelektüel atalet nedir? Düşündüğünü yapmamak ve yaptığı üzerinde düşünmemek. (Siz bildiğinizle amel edin, Allah size bilmediğinizi öğretir! [Hadis-i Kudsi])
- Beyin analizde tıkandığında örneklerle akıl yürütür. Kendinize bir “kanaat önderi” seçin ve onun zihnini, kafanızın içindeymiş gibi düşünün. Mesela kararsız kaldığınız bir durumda benim yerimde O olsaydı ne yapardi?” diye varsayımsal akıl yürütebilirsiniz. (Sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah Resulü’nde güzel örnek vardır. [Ahzâb, 21])
- Beyninizin arama motorlarına sizi başarıya programlayacak sorular sorun. Hayatta gelebileceğim en iyi yerde miyim? Tüm hayallerimi gercekleştirmiş olsaydım, hayatımda neler olurdu? Benim diğer insanlardan daha iyi yapabileceğim ne var? (Tomurcuk derdinde olmayan odun ağaçtır ve sevmek, vermek sanatıdır, sahi bugün kime ne verdin!)
- Kitap okumak güçlü bir beyin jimnastiğidir. Zihinsel adaleleri çalıştırır. Okurken şu ilkeyi izleyebilirsiniz: “Yalanlamak ve reddetmek için okuma. İnanmak ve her şeyi kabul etmek için de okuma. Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.” (Bütün kitapları tek bir kitabı(kainat, insan) daha iyi anlamak için oku!)
- Yabancı bir dil öğrenme ve ezber beyni güçlendirir. Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenin ve kullanın. Sözlük okuyabilirsiniz. Alışveriş listesi ve telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz. (Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, göğüslerde olan(sıkıntılar)a şifa ve inananlara bir yol gösterici ve rahmet gelmiştir. [Yunûs, 57])
- Zihinsel jimnastik, antrenman yapin. Bunun için başta Sudoku olmak üzere çeşitli bulmacalar çözün. Satranç gibi “akıl oyunları” oynayın. Yatkınsanız meditasyon, yoga gibi zihni dinginleştiren teknikler üzerine çalışın. (Kitaba sarılanlar ve namazı gerektiği şekilde yerine getirenler bilsinler ki,Biz iyilik için çalışanların mükâfatlarını asla zâyi etmeyiz. [A’râf, 170])
- Entellektüel damak zevkinizi zenginleştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden, birkaç cümle okuyun. Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin! (Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler. [İsrâ, 89])
- Her gün güzel bir resme, manzaraya veya fotoğrafa bakmaya çalışın. Estetik algınız, gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir. Beyninizi estetik görüntülerle besleyin! (Aç gözünü seyret amma görenedir görene köre nedir köre ne: Bir göz ki olmaya ibret nazarında Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.)
- Her gün bir süre sevdiğiniz bir müzigi gözleri kapalı dinleyin. Beyin otoriteleri tarafindan klasik müziğin zekâyı 7 puan akdar artırabildiği iddia edilmektedir. (Eskimeyen Musikimiz ve Medeniyetimizin Sesleri: Bizden 10 puan)