Aşıklar selam ediyor sana

Kurban olduğum,
Rabbimiz! Bizi, sana teslîm olan kimseler eyle ve neslimizden sana teslîm olan bir ümmet (çıkar)! Bize, (râzı olacağın hac, kurban gibi) kulluk usûllerimizi göster ve tevbelerimizi kabûl buyur! Şübhesiz ki Tevvâb (tövbeleri cömertçe kabul eden), Rahîm(rahmetini cömertçe yayan) ancak sensin! [Bakara:128]

Ağyâr bize baîd olur dost visâli hem îd olur
Her îdimiz saîd olur cândır ana kurbânımız


Dedim eşiğine yüzüm süreyim güldü dedi
İşte bak Ka’be gerek hâcı gerek kurbân ol

Aşkınla mest olanlar selâm ediyorlar sana, canlarını kul köle etmişler sana, kadehinle mest olmuşlar, bir hoş olmuşlar; selam ediyorlar sana! Ey dileklerin dileği tez kaldır o perdeyi, O’ndan başkasını bilmez olayım; aşıklar selam ediyorlar sana! Ey güzeller güzeli, yağmurlar yağdıran bulut, gel ey dostların sarhoşluğu, gel ey gönül çalanların padişahı; aşıklar selam ediyorlar sana! Hayran et, zahmetten kurtar bizi. Yık, fakat definelerle dopdolu bir hale getir bizi, elde bulunan ahiret metaını tart; aşıklar selam ediyorlar sana! Bütün bir şehir, senin yüzünden altüst olmuş, hem haber almışlar senden, hem bihaber yaşıyorlar senden, Ey göze bakış kuvveti, gönle görüş feyzi veren; aşıklar selam ediyorlar sana! Aklı başında hiçbir kimsenin bulunmadığı bir yere, bir tek gönlü hoştan başka hiçbirinin sığmadığı makama, yolu bulunmayan ülkeye söyle; aşıklar selam ediyorlar sana! Orada bir kişi bile yok ki kendinde olsun, burada tek bir güzelden başka güzel yok; aşıklar selam ediyorlar sana! O gizlenmiş inciye, o dünyanın canına, o sevgiliye, o hemdeme söyle; aşıklar selam ediyorlar sana! O masmavi denize söyle, o görür göze söyle, o Tur-i Sinâ’ya söyle; aşıklar selam ediyorlar sana! O tövbemi yakıp yandırana söyle, o hırkamı dikip yamayana söyle, o günümün aydınlığına, gönlümün nuruna söyle; aşıklar selam ediyorlar sana! O Kurban Bayramına söyle, o Kur’anın nuruna söyle, o Rıdvan’ın övündüğü güzele söyle: aşıklar selam ediyorlar sana! Ey Padişahımız, ey bütün canların övündüğü can, ey sayesinde canlarını bilir, anlar hale geldikleri sultan; aşıkların selam ediyorlar sana! [Hz. Pir Mevlana]

Ben, kendi vasıflarımdan geçtim, kendimden soyundum, çırılçıplak oldum, çünkü çıplakların süsü püsü, giyimi kuşamı güneştir. Varlık alemindeyken “Bismillahu Allahu ekber” demek de ne oluyor! Bu ten, canla başla Mustafa’nın(sav) buyruğuna kurban oluğu vakit “Allahu ekber” sözü gerçekleşir, Ekber olan Hakk’ın hakiki varlığı zuhur eder.

Aşk Burak’ı, Cebrail’in rehberliği olmadıkça Muhammed (sav) gibi konaklara nasıl gideceksin? Sığınacağı olmayanlara sığınıyorsun sen, devlet, ikbal veren padişaha nasıl sığınırsın! “Bismillahu Allahu ekber” de ve teslim ol, O’nun önünde iradeni kurban et, yoksa ercesine kurban yerine nasıl varabilirsin.

Ka’be-i kûyun tavâfından beni men itme kim
Ne kadar olsam zaîf âhir senün kurbânınam

Senin sarhoşunum, senin aşığın, senin perişanın, senin buyruğuna bağlıyım. Sana kurban olanım, senin İsmailinim, kurban bayramı bu. Aşka tutuldum, sana kul, kurban oldum, o bayram değmez mi bu kurbana yani?

Sus, deniz esirgemeden inciler verir durur amma her isteyene satmak da mübah değildir yani! Susayım, nuruna güneşle ayın bile pervane kesildiği o mumun karşısında şu eriyip giden mumun ne lüzumu var?

Lambaya bir nefes ver de, bunu söndür artık…

Bize ayrılık yolunu gösteren Rabbim, umarız ve dileriz ki kavuşup buluşma yolunu da kolaylaştırır.

Huccac-ı müslimine selametler ihsan ola, kurbanlarınız makbul ola, canlar Hakkı bula ya huuu

Buyur Allah’ım buyur

Ey Sevgili!
Zincire hürriyet, müştâka su, canlara cânân olan ey!
Sevdiklerin hatırına, gelecek olan gün geldiğinde, bizleri de hatırlar mısın?


Hak Teala ömrümüzün tamamını kendisine hizmetle geçen bir ân-ı vâhid kılsın,
o anı da bayram eyleyiversin, vakitler aşk ile dolsun ki Akibet bayram ola, huu

Hazır kurbanın gölgesi üzerimizde iken bir elimizi aşk ile Hazreti Pire sunalım:
“Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.”

Ve avare âşıklar gibi düşelim yollarına;
Varalım kûy–ı dilârâya gönül Hu diyerek
Gidelim kûyuna yârin bir içim su diyerek.

Arayalım sonunda izini, izinin tozunu, tozunun…

Pervaz vurup Hakka çağıran bir Hac nasib oldu ki fakire sormayın efendim
Malum hac seferi bir ahiret yolculuğudur. Evinden çıkarken kendini ölmüş bileceksin.
Herkesle helalleşerek öyle çıkacaksın. Bindiğin vasıtayı tabuta benzeteceksin.
Gasilhaneye götürülüp temizleneceğini düşüneceksin diye işitmiştik vaktiyle dedemizden.

Bu 1430 haccımızda el-hak öyle oldu; Terviye günü (8 zilhicce çarşamba) bir davet ile çıktık yola, lakin ahiret yolculuğumuz tam bir facia ile kesildi,yaşadığımız şehirde gözümüz önünde bir afet cereyan etti ki sormayın; yüzlerce aracın kibrit kutusu misali ters düz oluverdiği; insanın acziyetin dibini bulduğu bir sele maruz kaldık, yol yarıldı ve sel yutuverdi yüze yakın can göçtü bu alemden (Ruhu Tayyibeleri için el-fatiha)

– İhram giymeni kefen giydirilmiş gibi kabul edeceksin. Bütün dünyevî elbiseleri çıkardığın gibi içindeki kötü huyları da atmağa çalışacaksın. Nefsi kayıt altına alıp zincire vuracaksın. Çünkü o belde şerefli bir beldedir. Allah’ın evi, hacc ibadetinin merkezi Ka’be oradadır. Orası harem ilan edilmiştir. Emin belde gösterilmiştir. Herkes orada hürdür. Ruhlar da hür olmalı değil mi?..

-“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk (220.mest mp3)Buyur Allah’ım buyur” diyerek Mekke’ye gelişini, aşkına tutulmuş bir sevgiliyi arayışına benzeteceksin. O aşkla telbiye getireceksin ve Kabe’yi görünce sevgilinin cemalini görmüş gibi telbiyeyi bırakarak, sesin soluğun kesilmiş bir vazıyette, donup kalacak ve aşk deryasına dalacaksın.


– O aşkla, arşın etrafındaki melekler gibi tavafa başlayacaksın. Kapısını aramak için sevgilinin evinin etrafında dönerek, boynu bükük rahmetine gireceksin.
Varalım kûyuna cânânı ziyâret edelim
Dâhil-i cennet olup lâyık-ı dîdar olalım

Aklı terkeyleyelim ışk ile şöhret bulalım
Sûreta mest olalım, ma’nide hüşyâr olalım

Hak nasib eyleyip aşk kapılarını açtı da bir yol bulup dahil olduk ve Arafe gününe (9 zilhicce perşembe) dua ettik kardeşlerimize:

Ey kullarına kurtuluş yolu bahşeden Mevlam, Üzerinde bulunduğumuz bir ucu Rıza-i ilahiyyene varacak bu yolu bize aç ve bu aşk yolun üzre ömür sürmeyi bizlere kolaylaştır. Ey mahzun gönülleri sevindiren Mevlam, Lütf û kereminle kadr û kıymetimizi yücelt, işlerimizi kolaylaştır, işlerin dağınıklığını ve tembelliklerimizi giderip fakr û zaruretimizi zenglinliğe tebdil eyle, Hayırlı ömürlerimizi ziyade eyle! Ya ilahi, bizleri bütün gam ve kederden, karamsarlık ve elemden koru ve kurtar ne olur!

El-aman ya hu, aşk ile ya(n) ya huu

Vakt-i şerif, Aleme bayram olan Cuma, Kurban olana bayram

ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet,
zahir ve batınlarımız hayrola, aşk ola, aşk ile dola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim

Umalım ki Mevlam söylediklerimizi önce bize duyursun,
sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .

Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş;
Yüksek müsaadelerinizle

Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
huzur bulasınız efendim
(Huzur’da olmadan huzur bulunmuyor)

El ele vermişler Hakk’a giderler

Gönül kabesini tavaf eden Aşk yolcularına,
“Ve bütün insanları hacca çağır: yaya olarak ve hızlı yürüyen her (türlü) binek üstünde, (dünyanın) en uzak köşelerinden sana gelsinler. ” [22:27] “..Arafat’tan kalabalıklar halinde dalga dalga indiğinizde kutsal mahalde Allah’ı anın; ve O’nu, yolunuzu gerçekten kaybetmişken size doğru yolu gösteren bir ilah olarak anın..” [2:198]

Gani mevlam nasib etse

Yürük değirmenler gibi dönerler / El ele vermişler Hakk’a giderler

Gönül kabesini tavaf ederler / Muhammed’in kösü çalınır bunda

Hz. Yunus Emre (ks)

 

Derd-mendim mücrimim, dermâne geldim yâ Resul

Sâilim muhtâcınım ihsâne geldim yâ Resul

Kâbe-i vaslın yolunda sâ’y edip düştüm garip

Gayri nem var cânımı kurbâne geldim yâ Resul

Nâr-ı hasret câna geçti, cân atıp cânım sana

Aşk ile didârını seyrane geldim yâ Resul

İnstisâb-ı zât-ı pâkin afv-i cürme çün sebep

Âsitân-ı rahmet-i rahmane geldim yâ Resul

Akl-ı küllüm aldı elden, râh-ı Hak düşmanları

Bâş açık yâlın ayak divane geldim yâ Resul

Etme Mahvî bendeni red, ey şefaat menba’ı

Sen gibi ihsânı çok sultâne geldim yâ Resul

Hz. İsa Mahvi (ks)

 

İşte bu sadırları böylesine söyleten hac meclisidir ki aşık ile maşukun vuslatına sahne… Daha doğar doğmaz kulağımıza okunan ezan ile haberdar olduğumuz iki isim vardır alemde: Allah(cc), Muhammed(sav).

Cân olanın dünya sürgününün ilk gününde duyduğu bu kelimelerle ilgili

aşk ve sevdası her zaman diri, her zaman canlıdır veya canlanma potansiyeline sahiptir. Her müslüman adeta bir Hazret-i Musa’dır. “Erinî” diyerek O’nu görmek, O’nun cemalini müşahade etmek ister. Tur Dağı’nda değilse bile Hira Dağı’nda, orada da olmasa gönül dağında bu devletle yüzyüze gelmek içincan atar. Aslında her müslüman bir Veysel Karânî’dir. O’nu görmek, O’nun sesini duymak, O’nun tenini koklamak, O’nun ardında namaz kılmak, O’nun sohbetine katılmak ister.


İşte bu hac sayesindedir ki;

Bütün işlerimizi “arka” ya atarak yola koyulup “Kûy-i yâre” doğru yürümeye başlıyoruz. Aşıklar kabesine yüzümüzü dönüyoruz. Secde hayatımızdaki merkezi yerini alıyor. Beş vakti cemaatle kılmanın “Devlet” ine eriyoruz. Gündelik endişelerden uzak günlük yaşantımız ezanlara göre şekilleniyor.
Kul olduğumuzun farkına varıyoruz.


İşte bu hac mevsimi ki aç, susuz, yalın ayak, başı açık gelinir…

Sevgililer sevgilisinin adımladığı topraklara, secde ettiği zeminlere…

Aah Dokunulan Haceru’l-esvedler… Bedirler, Uhudlar, Hayberler, Taifler…

Taifler’in cemalî ve celâlî tecellileri… Ve Beytullah: Allah’ın evi.

Ve dayfullah: Allah’ın misafiri. Allah’ın evi de, Resulullah’ın evi de orada.

Müslüman, doğduğu gün adını duyduğu bu iki varlığın adını yeniden duymak istemektedir. Allah, Muhammed, O’nun evinde O’nun misafiri, onların evinde onların misafiri olarak. Bir vuslattır, Beytullah’a el sürmek. Bir sevdadır, onun etrafında deli-divane dolaşıp, aşk ilahîleri okumak. Bir diriliştir, sabah ezanında Bilal’i dinlemek. Bir hüzün denizidir, Vedâ kapısından Beytullah’a el sallamak. Aşıkların kabesinde secdeye varmak ve ağlamak ne büyük bir heyecan ve ne bitmez tükenmez saadettir. İşte haccı doyumsuz hale getiren şey bu duygudur. Bu aşktır bir gideni bir daha çeken. Bu gözyaşlarıdır insanın gönül bağlarını her zaman sağlam ve zinde tutan.


O kabe ki
bunca aşığın nazarını celbetti, Bugüne dek milyonlarca âşık

bu topraklara yüz sürdü, ve aşkın sonsuz deryasından kana kana içti.

Bunlardan bir kısmı bu aşka dair  bize hiçbir şey söylemediler.

Birşey söylemeyi “sırrı ifşa” olarak algıladılar.

Bir kısmının beste ve güflerinden bazı ipuçları
yakalamak mümkün olmaktadır.


Hüccac döner yana / Ciğerim döndü büryana

Şol zemzemden kana / İçsem ağlayı ağlayı

feryad ü figanındaki canlara

Vardır bizi beytullaha, erdir bizi aşkullaha

niyazı ile bayram hediyyemizdir 177. mestmp3  doya doya nûş eyleyin erenler..

İslam’ı bir inanç sistemi değil bir hayat tarzı

Bir mükellefiyetler mecmuası değil bir muhabbet deryası bilen canlar!

Mevlam sizlere lütfu ile muamele eyleye

vakt-i şerif ahir ve akibetinizi bayram eyleye, hu diyelim huuu