Yalvaran gönlü boş çevirmez, karşılıksız bırakacağı duayı yaptırmaz. Ne kadar çok vermek isterse, o kadar çok istemek verir lâkin O istemeyince de bir şey olmaz. Bir şeyi isteyebilmemiz için, O’nun o şeyi istememizi istemesi lazım.
26 senelik muvazzaf, çarıklı erkân-ı harbten, İstiklal Harbi gâzisi, üveysîmeşrep bir Allah Dostu Lâdikli Ahmed Hüdâi Hazretleri [1888-1969]
Hak hitâbı erişince gizliler olur âyan
Bunca ruhları halkettin sana muhtaçtır cihân
Ol Resulün merkadine yolladık biz armağan
Rabbımız bizimledir her vakitte her zaman
Şefaat Senden isterim Ya Muhammed, Ya İmam
Adetullah öyle cari her gelen devran eder
Dinle Hakk’ın Kur’anını ne esrar beyan eder
Gafil insan gafil olur nefsine ziyan eder
Okunur uhrada defter her işi ayan eder
Asi demez, mücrim demez yolu dergaha gider
Bir melek münadi iner; ey yatan gâfil kişi
Gafil iken geçti ömrün bitmedi dünya işi
Sur münadi vurulunca cem olur erkek ile dişi
Vezn ederler ol ayarda altın ilen gümüşü
Hidâyette olan kullar yerler cennet yemişi
Eylerim Hakk’a münacaat ol kapıda her zaman
Erişir Hakk’tan hidâyet bu acize bir zaman
Her tarafım oldu isyân neylesin ahir zaman
Kabir münâdi çağırır her vakitte her zaman
Şefaat Senden isterim Ya Muhammed, Ya İmam
Ol Hakk’a aşık olanlar Hakk’ın kapısın arar
Bulundum ahid yerinde eyledim kavli karar
Kendini kalbini pakle ol dergaha öyle var
Hayır amelleri işle yareden Hakk’a yarar
Sabah ol mahşer gününde ol Hakk divanın kurar
Alırlar defteri elinden evvela amâl sorar
Açmışım mevtin kapısın ol emanet vermeğe
Okudun mu ilmi ledünnü bu esrarı bilmeğe
Göz hicabın kaldırdın mı Hak yolunu görmeğe
Aciz mi Yaradan Hüdam kula nusrat vermeğe
Din hakkında sen de çalış gül bağına girmeğe
Ey Hüdam bizi yarattın kulları ben-i beşer
Ol Hüda’ya yakın olan aşkın şarabın içer
Buna fani dünya derler gam ile gelir geçer
Kurmuşlar Hakk’a divanı nebiler ümmet seçer
Ol hesabı doğru olan, doğrudan doğru geçer
Sâilim geldim kapına dergaha tuttum yüzüm
Aşkın ateşi yakıyor durmaz ağlıyor gözüm
Bir yerde karar edemem böyle mi benim yazım
Hacer-ül Esved içinde ol ahd-i misak bizim
Dergahına ben varırsam karadır elim yüzüm
Dergahına ben varacam beni Yaradan Hüdam
Semavatlardan duyulur vakt-i seherde sadam
Yetmişbeş yaşıma geldim kahlesiz nasıl yatam
Ol bana ibret değil mi nerdedir anam atam
Fazlaca mal vermedin ki kula tasadduk yapam
Kara yerlere girince çırasız nasıl yatam
Hiçbir Ümmet okumadı Kur’an gibi bir kitap
Hakk Teala ne buyurdu dinle Kur’an da hitap
Hüda Kur’an da bildirdi ahkamı yüzdört kitap
Allah’a kulluk yapana ne sırat var ne hisap
Sabah ol Mahşer gününde ehli Cennet çağrılır
Hakk’a yakın olmayanın yolu başta ayrılır
Kün-Feyekün hitabında yer gök ehli çağrılır
Kurulur Hakk’ın mizanı bir gün ora buyrulur
Sür münadi vurulunca cihana eder nida
Kullarına rahmet eyle Bari yaradan Hüda
Mülk kimindir bildiniz mi ne mekan var ne sada
İşte geldim gidiyorum neyleyim dünyayı ben
Eğer vakıf olduysan bu gizli esrara sen
Eli yüzü pak varayım ol Resulullah’a ben
Ol ahım eflaka çıkar yanıyor kalb ile ten
Bir Üstad’dan okumadım yol nedir, erkân nedir
İlm-i zahir okumadım kalpteki burhân nedir
Ey beni yareden Hüdam cümle bilgi sendedir
Aşk-ı Resül kalbe düştü hem yangınlık tendedir
Cevheri kalbte taşırım kalbdeki cevhere bak
Her gün için her saatte kullara gelir hitap
Hüda Kur’an da bildirdi ahkamı yüzdört kitap
“Eyyühel Mücrim” hitabı cümle kullara hitap
Kalp evinde bir melek var durmaz aşkı söyletir
Yandı sadrimin binası gözlerimi ağlatır
Ol Hüda kılıncı olan Haydar Ali kandedir
Sıdk ile seyret cihanı ibret aşikardedir
Ey beni yaradan Hüdam benim makamım nerdedir
Dertliler geldi kapına hem dermanı sendedir
Hazretimin ruhaniyetinin işbu mânâdan haberdar, ruh-u tayyibelerinin şâd u handan olup biz dâilerine rahmetinden bir kırıntı ihsân buyrulmaklığı için el-fâtiha