Gel muştusu erişti cana

(Ey) Can,
Ey dil istersen eğer kâmil ola noksanın
Sikkesi altına gir Hazret-i Mevlana’nın

Nefsi arıtmak, gönül huzuru sağlamak ve olgunluğa erişmek maksadıyla ikrar verilecek kapı Mevlâna dergâhıdır. Çünkü orası gönül hastalıklarının şifâ bulduğu eksiklerin temam olduğu yerdir. Çileye talib can olan nev-niyaz, dünya endîşelerinden kurtulmak arzusunu izhâr edercesine çileye soyunur, matbah-ı şerîfte nev-niyâz makâmı da denilen saka postunda üç gün boyunca oturur; yapacağı hizmetleri görür ve kendisine yapılanlara (âdetâ yok sayılmak suretiyle itibâr edilmeyişine, tahkîr ve tezlîllere) tahammül eder ve yola girmeyi kabul ederse üç günün sonunda ikrârı alınmak üzere aşçıdedenin huzuruna çıkarılır. Şahsa, bu gördüklerinden başka ne gibi sıkıntılarla karşılaşacağı ve ne çileler çekeceği hatırlatılır, bu yolun zorlukları ifade edilir ve:

“… İşte üç günden beridir ki Mevlevî tarîkatinin namaz, niyâz, hizmet ve meşakkatini gözlerinle gördün ve nefsinde tecrübe ettin. Halbuki bunlar hiçbir şey değildir. Daha bir çok çileler çekmek, mihnet ve meşakkatlere tahammül etmek gerekir. Bütün bunlara tahammül edeceksin. Sana her kim kötü davranırsa, onlara zinhar mukabele göstermeyeceksin… Her kimden gelirse gelsin, her türlü kazâ, belâ ve cefâya boyun eğeceksin. Eğer bunları yapabileceksen yolumuza girebilirsin… Eğer bunlara râzı isen ikrârını alırız.” denir, şahıs da bunları kabûl ederek ikrâr verirdi.

. . .

 

Sertarîk:

“Vakt-i şerîf hayr ola, hayırlar feth ola, şerler def’ ola.

Dervîş kardaşımızın niyâzı kabûl ola.

Âşiyâne-i Mevleviyyede râhatı müzdâd ola.

Demler safâlar ziyâde ola.

Dem-i Hazret-i Mevlânâ Hû diyelim Hû.”

gülbangini okuduktan sonra dedeler hep birlikte “Hû” derler. Başta sertarîk dede ve arkasından kıdem sırasıyla diğer dervîşler meydana çıkarlar.

Ki o dilsiz dudaksız bak ne der:

[Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın.

Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.]

Gel muştusu erişti câna,

Gel diyor yüceler yücesi.

De sen cân ol da kanatlanıp uçma…

Kurak yerde dalgaların sesi duyuldu birden

De sen balık ol da sıçrayıp denize dalma

Hazır gel muştusu erişmişken câna, Saba Mevlevi Mukabelesinin 2. Selamını nûş eyleyip biz dahi bir yer bulalım aşk meydanında…

Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim

Umalım ki Mevlam söylediklerimizi önce bize duyursun,
sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .

Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş;

Yüksek müsaadelerinizle
Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
huzur bulasınız efendim