Dost sesiyle uyananlara

Sır evliyânın nimet Hûda’nın
Şükrü bu hânın Elhamdülillah
Sofraya himmet kân-ı mürüvvet
Gönderdi nimet Elhamdülillah
Muhammed(sav) erdir nûru’l-beşerdir
Sahibi zaferdir Elhamdülillah
Hak tâlibi ol nefsine bul yol
Hak’ta kerem bul Elhamdülillah
Geldi Muhammed(sav) olduk biz ümmet
Yeter bu devlet Elhamdülillah
Şeyhî nice demler, çekerdi gamlar
Ettin keremler Elhamdülillâh

sukr3

Sabahın nuruyla, indinden müsaade, fazlından müşahade buyruldukça, yakın bildiğimiz dostlara gönderdiğimiz mesajları paylaşmamız murâd olundu, cümle ihvana ziyade hasret ve muhabbetle arz ederiz.

Her biri mühlet-i ömrün kudret suyunda mücerrep hikmetlerin, sözün süzülüp de mananın inci gibi dizilip de söylendiği meclislerde yerli yerince kullanılıp muhatabı aslına mayalaması niyetiyle, Hak Dost’tan tesirini halk, tevfîkini refik eylemesi niyâzıyla…

pbreak1Teslimiyet pazarlıksızdır. İhlas endişesizdir. Samimiyet gösterişsizdir.
page_break
Bu ülkede insanlara din yerine kültürü, ahlak yerine bilgisi, öğretildi.

pbreak1İnsanoğlunun elindeki tek iktidar “duâ” dır.
page_break
Satın alınabilen her şey değersizdir.

pbreak1Günah, “senin” varlığından! meydâna gelir.
page_break
Güneşe arkasını dönen gölgesinin peşinden yürür.

pbreak1Neyin peşindeysen zamanla ona benzersin.
page_break
Huzur mu istiyorsun; az eşya, az insan!

pbreak1Yavaşla, bu dünyadan bir defâ geçeceksin…
page_break
Emanete ihanet etmeyen herkes güzeldir.

pbreak1Zayıfının, güçlüsünden hakkını alamadığı bir millet Allah’ın himâyesinde olamaz!
page_break
İyilik yapar gibi görünme, iyilik yap, görünme!

pbreak1Tevâzu göstermek de ne oluyor, mütevâzı ol, görünme!
page_break
Ölmek istemeyeceğin yerde bulunma.

pbreak1Başkalarının hayatından ders alın.
İnsan, bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor.
page_break
Ne mutlu insanım diyene, insan kalabilene!

pbreak1Bölüşerek tok oluruz, bölünerek yok oluruz.
page_break
Biraz âşık olmak “biraz hamile kalmak” kadar saçmadır.
pbreak1Sözümüzün değil, nazımızın geçtiği insanlar dostlarımızdır.
page_break
Bu dünyaya “cemâl” görmeye, “kemâl” bulmaya geldik,
görenlere ve bulanlara selam olsun!

pbreak1Hiçbir şey yozlaşmadan popülerleşemez!
page_break
Kendini gören Allah’ı göremez!

pbreak1İnsan Hakk’ın zâhiri, Hakk insanın sırrıdır.
page_break
Kader, gayrete âşıktır.

pbreak1Uçmak istiyorsan, seni aşağı çeken herşeyi bırak.
page_break
Amelde temenninin ilâcı ümit, ilimde hüsrânın şifâsı irfândır.

pbreak1Lokma, geldiği yere hizmet eder!
page_break
Kendinden başka eksiğin yok!

pbreak1İnsan yanındakinin kıymetini bilemiyor; gözün gönle ihânetidir alışmak!
page_break
Aşk ateştir; eritir, kavuşturur, bütünleştirir; birleştirir!

pbreak1Halvet der encümen: çağın içinde ama ağın dışında; hayatta ama dünyada değil!
page_break
Kendi nefsinde göremediğin bir ayıbı başkasında görmen ne büyük ayıptır.

pbreak1Gözler sadece zihnin algılamaya hazır olduğu şeyleri görür.
page_break
Gündemi takip ediyorum ama içime çekmiyorum!

pbreak1Unutma her azizin bir geçmişi, her günahkarın bir geleceği vardır, hâle bakıp yargılama!
page_break
Hased, başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir.

pbreak1Her şey olmaya çalışmak, bir şey olabilmenin önündeki en büyük engel!
page_break
Hatırlamak için yavaşlar, unutmak için hızlanırız.

pbreak1Göz açıldıça ruh perdelenir.
page_break
Allah, uçamayan kuşa alçacık dal verir.

pbreak1Herkesin bir mesleği olmalı, bir de meşgâlesi.
O meşgâle bütün kültürümüzdür.
page_break
Vicdân, Allâh’ın kalbimizdeki sesidir.

pbreak1Kurtuluşunu hangi ele bırakmışsa insan, mahvının da aynı elden geleceğini bilmelidir.
page_break
Tahterevalliye tek başına binen aşağıda durmayı hak eder. Sevgili Dost! Gel ve YÜKSEL!

pbreak1Allâh, insanı iddiâsından vurur.
page_break
Duaların yerini hayaller aldığından beri zarardayız.

pbreak1Mezara girmeden gerçeği görmeye çalış, karanlıkta gözü açmak bir işe yaramaz.
page_break
En son, acele etmeden, hayret içerisinde, gökyüzünü ne zaman seyrettiniz ?

pbreak1İnsan için önüne çıkan bütün yollar “yürünebilir” ise o insan artık kaybolmuştur.
page_break
Gelenek küllere tapmak değil ateşi korumaktır…

pbreak1Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Testide ne varsa dışına o sızar.
page_break
Sabır, hîlesi olmayanların hîlesidir.

pbreak1Ümit, fitili yanan sabırdır.
page_break
Dalında güneş görmeyen yemişin, dilinde hiç tadı olmaz.

pbreak1Meğer yiğidin hası tenhada beyaz baldırla ya sarı mangırla
başbaşa kalmadan belli olmaz imiş.
page_break
Dinleyen susuz ve talepkâr olursa vâzeden ölü bile olsa söyler.

pbreak1Allah’ı kendinden ayrı gören, nefisten başkası değildir.
page_break
Utanmadıktan sonra dilediğini yap!

pbreak1Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün!
Eğer o sözü söylemediğinde mesûl olacaksan söyle. Yoksa sus!
page_break
İnsan zor zamanlarda kötümser bir haklılık yerine, iyimser bir yanılgıyı tercih eder.

pbreak1Doğallığın verdiği huzuru doğal olmayan yollardan arama. Sadelik, sahtelik sevmez.
page_break
Derdine çâre olmayı düşünmeksizin bir dosta nasılsın diye sormak riyakârlıktır.

pbreak1Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz.
page_break
Burası dünya, burada işler hep yarım kalır.

pbreak1Bâri sen, kendi güneşini gölgeleyen bulut olmayasın!
page_break
Öyle güzel ol ki… Söz söylediysen, “Ne güzel söz!” desinler;
söylemediysen, “Ne güzel sükût!”

pbreak1İnsanda var olan sonsuzluk duygusu gökyüzü, çöl ve denizi seyretme ihtiyacı hâsıl eder.
page_break
Hiç olurken duyduğum yüksek acı beni iyileştiriyor!

pbreak1Günahla irtibatı kesilen iman, kemâle eremez.
page_break
İnsanın kusursuz şekilde yaptığı tek şey; kendini kandırmaktır.

pbreak1Yarım kalmışlık yaşamın özüdür, telafi edilemez.
page_break
Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?

pbreak1Güven duygusu bir kere kaybedilir, sonrası hep… şüphedir.
page_break
Her aklıma geleni yapmama izin verseydin helak olurdum.
Sakın beni bana bırakma ey sevgili!

pbreak1Gam yeme seni ölümden ecelin; kederden de kaderin korur.
page_break
Sizden birinin hâlini sorarlarsa tek bir iyi hâlini biliyorsanız onu söyleyiniz.
Kimsenin eksiğiyle uğraşmayın rahat edersiniz.

pbreak1İnsanlardan beklentiyi azaltmak demek dertleri azaltmak demektir.
Çünkü dert tuzağının lokması talep etmektir.
page_break
Madenleri tanımıyorlar. Bitkileri tanımıyorlar. Hayvanları tanımıyorlar.
İnsanı tanımıyorlar. Güyâ Allah’ı tanıyorlar. [51:20-21]

pbreak1Sen susturmayı bilmezsen hayat seni hep lafa tutar.
page_break
İnsanı düşkünlüğe uğratan dört şeydir: Çok düşman, hesapsız borç, sayısız iş, kalabalık aile.

pbreak1Ey Rabbimiz! Dinidarlarımıza din ve irfân nasip et.
page_break
…İtâati öğren. Yalnız kendinden yüksek tempoya uyan kimse hürdür.

pbreak1Bir hakikati yok etmek istiyorsan ona “iyi” saldırma, onu “kötü” savun!
page_break
İçimizdeki ses sustu, tüm bağrışımız bundan!

pbreak1 Hak’tan adâlet değil, rahmet, kullardan rahmet değil, adâlet istenir.page_break Kelime, Arapça “yara izi” demektir. Ağzımızdan çıkan kelimeler muhatabımızda iz bırakır, yara açar. Kelimeyi süz de söyle!
pbreak1
Oruç, ruhun, madde üzerindeki zaferini ilân için verdiği bir savaşın adıdır.page_breakAz olup kâfi gelen, çok olup da oyalayan(nimetin şükrünü unutturan) şeyden daha hayırlıdır.
pbreak1Yaradanın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık demektir.page_breakYazışmak, kavuşmanın iki türünden biridir.pbreak1İyilik yapma fırsatı olmuş da yapmamış insan, kötülük etmiştir.page_breakÖlüm, biriktirdiğimiz şeylerin altında kalmak olmalı…pbreak1Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır, mühim olan çıktığın sütü ak bırakmaktır.page_breakAllah’ın verdikleriyle değil, vermedikleriyle meşgulüz. İşte budur çektiğimiz çilenin sebebi…pbreak1Adamın çirkinliğini, yüzüne karşı ancak ayna söyleyebilir, çünkü ancak onun yüzü serttir.page_breakİhsan ve nimetleriyle Allah’a yönelmeyen kişi imtihan zinciriyle O’na doğru çekilir.pbreak1Güzel deyince aptalın aklına kadın gelir, abdâlın aklına güzel!page_break“Ne derler acaba?” diye kahrolası bir put vardır.pbreak1Dualarının kabul olduğunu görmek istiyorsan, başkaları için dua et!page_break“Aslı” olanın tekrarı olmaz, devamlılığı olur.pbreak1Ey tâlip, senin O’ndan istediklerinin en hayırlısı, O’nun senden istedikleridir.page_breakKendini görmediğin her yerde Allah’ı görebilirsin!pbreak1Baharı yaz uğruna tükettik, aşkı naz uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna derken “ömrü” tükettik bir hiç uğruna!page_breakİnsan kalbini koyduğu yerde, kalıbını koyduğu yerden daha fazla vardır.pbreak1Az bilmek için çok okumak gerekir!page_breakYalnızca durgun sular yıldızları yansıtır o halde durul artık.pbreak1Dünyada her şeyin bir ölçüsü vardır, sevginin ölçüsü de fedakarlıktır. Fedakarlık yapmayanın sevgisine inanılmaz.page_breakBölüşerek tok oluruz, bölünerek yok oluruz.pbreak1Her varlığın bir gıdası vardır. Muhabbetin gıdası izhârdır. Sevdiğini göstermek, ortaya koymaktır.page_breakDerdine çâre olmayı düşünmeksizin bir dosta nasılsın diye sormak riyakârlıktır.

pbreak1Olmuş olan, olacak olanlar arasında en hayırlı olandır.page_breakKuş kafeste doğarsa uçmanın bir hastalık olduğunu düşünür.pbreak1Geçmişi hatırlamayanlar, onu bir kez daha yaşamak zorunda kalırlar.page_breakNefs ile ona muhâlefet ederek, şeytan’la Allah’ı zikr ederek, dünya ile kanaat getirerek savaşabilirsin!pbreak1Doğa gibi teknoloji de asıl gücünü, nimetlerinden yararlanıldığında değil, mahrum kalındığında gösterir.page_breakBütün gelişler fânidir, gidişler zamansız, sonsuz… meğer mutlak olan hasret imiş.pbreak1İçinde bu kadar çok nefret biriktirme! Bil ki nefretin bütün uçları keskindir ve iç kanama diye bir şey var!page_breakİnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise o insan artık kaybolmuştur.pbreak1Tövbeni bozmaktan vazgeçerek bir daha tövbe et; arayanı bulurlar elbet…page_breakKalbinizi ve sesinizi yumuşatın.pbreak1İnsan ancak anladığı şeyi duyar.page_breakVücudun rahatı az yemekte, ruhun rahatı az günahtadır.pbreak1Sünnet olan, “hiçbir çamurun üzerimizde iz bırakamayacağı kadar emîn insan olabilmektir” Kendimizden emin miyiz?page_breakAşk dediğin çiftleşmek değil “tek”leşmektir…pbreak1Kaybettiğin takdirde üzüntüsünü çekeceğin şeylerin arayışı içinde olmayasın!page_breakGölgeler gözünden kaybolduğunda gölge sahibi gözüne görünür olur.pbreak1Neyi arıyorsan osun sen; insan, zamanı durdurmak istediği yere aittir.page_breakYa gel, ol ve git ya git, ol ve gel…pbreak1Öfkeyi yutmak özür dileme zilletinden daha iyidir.page_breakNe garip üstteki taşı koyarken alttaki taşı küçümsemen; o olmasaydı çökerdi kulen!pbreak1Az yemek lâzım… Ecük yersen o seni taşır, ecük fazla yersen sen onu taşırsın!page_breakAllah’la bağlantısız her şey tüketilir; tüketilen her şey ise sıkıcıdır.pbreak1İnsanın kalbine sığabilene “kâinat” denir, kâinata sığamayana ise “insan”page_break“Kendine bir çeki düzen ver” dedi meczûb, “ayna sana bakıyor!”pbreak1Gerçekte kim olduğunuzu bilmek isterseniz; dilinizden düşürmediğiniz büyük iddialara değil, gelip geçerken günler, habersizce çekilmiş bütün o fotoğraflarda neyin parçası olarak göründüğünüze bakın!page_break Bir kehribar tesbih dedi meczûb beni sürekli kendine çekiyor… Câzip insan olasın ya huupbreak1 Kur’an’ın, doğanın, yaşamın, tarihin özü hep tekrardır; doğruyu, iyiyi, güzeli tekrarlamaktan çekinme. Güneş kendini tekrardan çekiniyor mu?page_break Bir âh sesinde saklıdır âlem, görülmez bu yüzden, işitilir.pbreak1Âşık olmak değil olmamak hastalıktır.page_break
Herşeyin birşeyini birşeyin herşeyini bileceksiniz!
pbreak1Bilinçsiz eylem âdettir, ibadet ile âdeti ayıran niyettir; unutma niyetin kadar varsın!page_break Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmek isteyişi bir düş uğrunaydı, düşün yoksa o bıçağın elinde işi ne?pbreak1 İşinde tedbirli davranmayanın gönlüne ağırlık çöker.page_break Hak varken haksızlık yapamaz kimse. Yaptığını zanneder o kadar!pbreak1Elma çürüyor, yaprak sararıp dökülüyor, çiçek soluyor, vadesi dolan gidiyor. Her şey, hayatın gidişatının ne tarafa doğru olduğundan bir haber…page_break Ömür; insan, kalıbının içini insanlıkla doldurabilsin diyedir…

pbreak1 İnsanlar sevilmek, eşyalar ise kullanılmak içindir. Huzursuzluğun nedeni; eşyaların sevilmeleri, insanların kullanılmalarıdır.
page_break
Yaşamın gizemi yalın oluşundadır. Bu yalınlığı din kutsar, bilim sınırlar, sanat betimler, felsefe yorumlar.

pbreak1Ne garip bir idraksizlik! İnananların çoğu Allah’a inanmıyormuş gibi umursamazlar, inanmayanların çoğu Allah’a inanıyormuş gibi rahatlar.page_break
Uyanık olasın; tecrübe zamanla birikiyor, enerji zamanla azalıyor. Tecrübe yavaş birikiyor oysa zaman gittikçe hızlı akıyor.

pbreak1Yalnızken ne kadarsak o kadarız aslında. Gerisi bize ait olmayan teferruatlar…
page_break
Mutluluğun önündeki en büyük engel: çok fazla mutluluk beklentisidir.pbreak1 Durduğunuz pozisyonun doğruluğunu veya yanlışlığını anlamak istiyorsanız, yanınızdakilere ve karşınızdakilere bakınız.
page_break
Eğer kısa cümleler kuruyorsa insan, uzun yorgunlukları vardır sadece…

pbreak1 Kırılmak istemiyorsan kimseye “ayna” olma!
page_break
Aşıkların sözlerini alıp satan aşık mıdır? İçini görmez sarayın vasfeder duvarını…

Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada asla barınamazlar.
page_break
Namaz camiden çıkınca, Hac Kabe’den dönünce, Oruç Ramazan bitince başlar.

Melekler uçabilirler çünkü kendilerini hafife alırlar.

page_break
Denizde dalga, dünyada dert bitmez. Sen rahatı iç dünyanda ara. Dışardaki çalkantıya aldanmayıp içine bak! Saklı inci, kendi derinliklerinde…

Kanıta ihtiyacı olmayan doğallığın adıdır içtenlik. Biraz samimiyet lütfen…

page_break
Allah deldiği boğazı aç komaz! Yiyebileceğin aşı, yapabileceğin işi yap. Her tencereye köz, her pencereye göz olma!

Gece uzundur, uykunla kısaltma onu; gündüz ışıktır; günahınla karartma onu.

page_break
İnsanın iç acılarının toplamı, Yaradana uzaklığı kadardır!

Müslümanlık ince insanlık, dervişlik ince müslümanlıktır.

page_break
Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdinizin olmasıdır.

İlkin gezginliğe çıkman gerek ancak sonra yurduna dönebilir o zaman da ötekileri anlayabilirsin. Öteki gören gözle en uzun yoldur insanın içi…

page_break
Hayatın ayarlarıyla oynamalı diyenlere not: “Yavaşlayarak önce hızdan, sonra hazdan vazgeçilecek…”

Allah insanı ümit diye yarattı; Ümit diye yaratılan ne Allah’ın ümidini boşa çıkarır ne Allah’tan ümidini keser.

page_break
Ey tâlib-i canan, bu yoldan nasibin: zaruret olmadıkça yememek, uykuya mağlub olmadan uyumamak, mecburiyet olmadan konuşmamak kadarıncadır.

Madem insan kulağından beslenir ve kainat asla boşluk kabul etmez. Sen de vücudun ülkesini boş bırakmayıp ateş-i aşkla âh eyle dem be dem: atesiask.com

page_break

Seyahat ediniz ki tertemiz olasınız zira suyun bile bir yerde çok kaldığında tadı, rengi, kokusu bozulur, güzelliği kaybolur.

İnsanların, diğer insanları ancak kendi menfaatlerine uyacak kadarıyla anladığı zamanlarda siz öyle bir kazanın ki kimseyi yenmiş olmayasınız.

page_break

Zenginliğin çok vermekde olduğunu unutan birine rastlarsan sual basit: Ne yapmış da zengin olmuş? Zengin olmuş da ne yapmış?

Hata suya benzer, yayılmaya hazırdır. Gerçekler kaya gibidir ayağına gidilmeyi bekler. Oysa tesiri su gibi temizleyicidir.

page_break
İlaç, ilaç olarak kaldıkça tesirsizdir, içildi mi varlığından geçer, işte o zaman tesir eder, kelimeden, ahvale aşk ile şifa bulasınız ya huu

Ey can! Kimi, nerede aradığına dikkat et; zirâ kendinde olanı aramak, kendinle arana mesafe koymaktır. Kaldır perdeyi aradan ya huu

page_break
Tut ki yoldan uzaktayım, uykudayım, gafletten uyanamamışım; ama uyuyanlara da gizli bir seyir bağışlamaz mısın Sen!

Dervişlik, ölüme hazır olma sanatıdır.

page_break
Kurt kuzuyu yerken tarafsız kalmak, kurdu tutmaktır.

Her insan mutlu olamaz çünkü gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü!

page_break
Sadece her şeyi kaybettikten sonra özgür olabilirsin.

Hastalıktan dert yanma! Hak seni kayırıyor, günahtan uzak tutuyor, nefsi azgınlıktan, ömrü israftan koruyor. Şükret ki musibet nimet olsun!

page_break
Vakit her zaman saatle ölçülmez. An gelir tesiri başka başkadır. Vuslatı bekleyen aşığa, sabahı bekleyen hastaya, ölümü bekleyen yaşlıya sor

Derviş, kendi hazzından fâni olandır. Sofrada bulunması dâhi ailesi fertlerini iştaha getirmek içindir, işkembeyi şişirmek için değil ya huu

page_break
Hayat seni güldürmüyorsa espriyi anlamamışsındır demektir. Rıza mazharıyla hoş olam dersen; dilin tut, sözün yut seyretmeye bak

Kimsenin öldüğü yok, yaşadığı da; herkes biraz var o kadar…

page_break
Sürahi eğilir, bardak değil. Derin olan, dolu olan, usta olan boyun büker, çırak değil.

Derdini sıkı tut. Şikayeti bırak. Alıştığın derdi alır yenisini verir hepten berbat olursun… Verdiğine razı eyle ya huu
page_break
Aşk yolunu seçtik sanırdık meğer yolun sahibi layık bulduğunu tercih edermiş. Akansu gayriyatları kenara atarmış. Katremiz ummana erdir ya huu

 Ölümden şüphen mi var? Uyuma! Öyleyse uyku gibi ölüme de mahkumsun. Dirilmekten şüphen mi var? Uykudan uyanma! Demek uyandın; dirileceksin!
page_break
Doğan, isterse sütbeyaz ve eşsiz olsun; fare avladıktan sonra bayağıdır. Dön bak aynaya neyin peşindesin; unutma talebin ne ise o’sun sen! Tut ki beklemiyorum seni, vuslat ümidiyle yanmamış buluşma özlemiyle ölmemişim; fakat her taşın güneşten bir payı yok mu?
page_break
Aklına gelen bütün ihtiyaçlarını bir alışveriş merkezinde giderebilen bir insan, Kafdağı’nın ardında neyi arasın?Dervişlik, hoşgörü yoludur; ama neyi hoş görelim? Ne hoş ne değil? Nefse hoş gelenlerin hoş görmek değil Hakkın hatrını hoş tutmaktır yolumuz.page_break
Âlemden maksat: bir kâmil insanı meyve vermesi, insan’dan maksat ise o demin gelmesidir. Hakikat sancısı çekenlerin demleri ziyâde ola ya huuCihad, beden ülkesine ruhu hakim kılmak içindir. Cihandaki savaş ise delilerin ellerindeki kılıçları alsınlar diye müminlere! farz olmuştur.

page_break
Ey can, gönlünden aşka bir yol aç. O bahar gibi su gibi hoştur. Duru su, aya ayna tutar.  Aşk baharının rüzgarı esince kuru olmayan her dal sallanır.

 * * * * *

Hâmiş: Madem buraya kadar zahmet edip sabır gösterip okudunuz bir de sır verelim: “Slogan, cahillerin dizginidir” biliriz ancak kelimelerden hakikate yol bulmaktır niyyetimiz. Lûtfen siz de bu yemi yutup fikir sahibi olmadan hüküm sahibi olmayınız. İşbu mânânın tamamı ve devamı için twitter üzerinden vâsıl olalım erenlerim huu

Mesâiye devam

Sevap için çalış, yorul ki; günah işlemeye dermanın kalmasın. [Prof.Dr. Mahmud Es’ad COŞAN]

calismak_gerek

Üşenme, erteleme, vazgeçme; bizi ancak çalışmak kurtarır. [Ş. Rado]

Biriktirdiğimiz suallerle başlamak isteriz söze; “Bu dünyada Allah’ı neden göremiyoruz?”

“El-muhît” ismine ters gelir de ondandır. Zira bu dünya gözüyle ru’yetullah olması lazım gelse, Allah’ın kuşatılan olması lazım gelir, halbuki Allah muhittir, çepeçevre sarıp kuşatandır, muhat, kuşatılan olamaz!

Sonra geçmiş zaman radyo programlarından birinde Üsküplü Şevket Rado (v. 1988)’dan dinlediğimiz bir hatıra vardır:

“Bir gün hattat, Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey, iki elinde iki büyük paket olduğu halde Karaköy’den vapur iskelesine doğru gidiyordu. Hemen yanına yaklaştım, paketlerden birini ben taşıyayım dedim. Tereddüt etmeden “Al..” dedi. Bu sefer Kadıköy İskelesi’ne değil de Karaköy Muhallebicisi’ne doğru yürüdü. İçeri girdik. “Hocam, hani iskeleye gidiyordunuz?” Cevap vermedi, muhallebici çırağına: “Evlat, bir limonata bir de muhallebi!” dedi. Sonra kendi kendine söylenmeye başladı: “Allah insanı karısına, evladına, talebesine muhtaç etmesin. Benim eşyamı taşıyorsun, onun hakkını ödemeliyim.” “Üstadım, dedim, asıl biz sizin hakkınızı ödeyemeyiz, hocalık hakkınızı. Senelerdir sizden feyz aldık, bunu nasıl unuturuz?” Cevabıyla irkildik: “O başka, onun karşılığını maarif vekaleti bana ödedi…”

Bir sohbetle devam etti, uyandırma servisi: “… Ama diyoruz ki, “Hasbünallahu ve ni’mel vekîl!” Yâni, “İnsanlar toplandılar, silahlandılar, size geliyorlar!” denildiği zaman, has mü’minler ne dediler?.. (Hasbünallah, ve ni’mel vekîl!) “Allah bize yeter, o ne iyi vekildir.” dediler. “Hasbünallah!” diyoruz, “Allah bize yeter!” diyoruz ve yetiyor hakîkaten… Fakat Allah’ın çalışma yaptığınız zaman, (Ve en leyse lil insâni illâ mâ saâ. Ve enne sa’yehû sevfe yürâ.) Allah-u Teâlâ Hazretleri insanlara sa’yine göre mükâfat ve sonuç veriyor, muvaffakıyet veriyor. (Ve en leyse lil insâni illâ mâ saâ) ifadesi, “İnsanoğlu için, sa’yü gayret ettiğinden başka bir mükâfat verilmez.” demek… Leyse, olumsuzluk fiilidir. (Ve en leyse lil insâni) İnsan için yoktur, (illâ mâ saâ) ancak sa’yü gayret ettiği kadarı vardır. Cümle yapısı bakımından “Lâ ilâhe illallah” gibi bir cümledir bu… Kuvvetli bir cümledir, sa’yin önemini göstermektedir. “Hiç bir ilâh yoktur, ancak Allah vardır.” denildiği gibi, “Hiç bir sonuç alamazsınız, ancak sa’yiniz kadar sonuç alabilirsiniz. Sa’yederseniz, gayret gösterirseniz alırsınız.” demektir bu…

“Ben sizi seviyorum, siz benim sevgili kullarımsınız. Ben size havadan, cabadan şöyle muvaffakıyet veririm.” demiyor Allah-u Teâlâ Hazretleri… “Ancak sa’yederseniz veririm!” diyor. Ama, şu incelik vardır bu işte: Sa’yeden mü’min kullarına Allah-u Teâlâ Hazretleri’nin mükâfatı çok çok büyüktür. Ama sa’yetmek şartına bağlı… Durduğu yerde, durmak şeklinde değildir, uyumak şeklinde değildir… Tenbellik tarzında değildir, ihmal tarzında değildir… Vazifesini yapmamak üzerine değildir. Vazifesini yapmayan insana Allah, yapmadığı halde mükâfat vermez; yapmadığı için cezâ verir, mü’min kulu olduğu halde… Osmanlı’nın yıkılışının sebebi budur. Şâir ne güzel söylüyor:

Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol!
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!..

(Allah’a dayan,) Tevekkül et, (sa’ye sarıl,) çalış, –işte şu bizim işlediğimiz konu– (hikmete râm ol) ilmin peşine düş demek… Hikmet, ilmin, bilginin, doğrunun; akla, mantığa ve şeriate uygunluğun sembolü olan bir kelimedir. Ona râm olacaksın, ona tabi olacaksın. Bu Konyalıların iyi bildiği bir şeydir. Çünkü, imam-hatibin kapısının üstüne yazılıdır. Ali Ulvi (Kurucu) Bey’in mısralarıdır. Ali Kemal (Belviranlı) Bey de bestelemiştir bu şiiri… Onun için, sa’yetmeniz gerekiyor muhterem kardeşlerim!.. Bu ciddî bir iştir.

Hatta bu sa’y ü gayreti zahiren şer üzre bilinenlere dahi vaktiyle gösterilen müsamahaya dair anlatılır:
“… Allah’ın bir velîsi idi. Lakin halk-u alem başına Üşüşüp ahvâl-i ma’neviye ve telezzüzat-ı rûhaniyyesini yağma etmesinler diye, bazı evliyaullahın adeti olduğu gibi kendilerini melamet perdesiyle gizlerdi. Güzel ahlak sahibi olan Hoca Efendi’ye gelen bir misafir kitaplarından birisini çalmış, o da bunu gördüğü halde uyarmamıştır. Aksine hırsızın peşinden hizmetçisi Seyyid Ağa’yı göndererek sattığı sahaftan para vererek geri aldırmıştır. O’na göre; İmam-ı Azam bile “hırsızlık yapmak için derse gelen bir kimseyi sabahtan beri fırsatını kollarken emek harcadığını” düşünerek kırklar makamına katmıştır”

Meşahir-i ahissa-i zaman ve cihanın kötü ünlülerinden bahilliğiyle meşhur olmuş bir cimri, kahvede otururken bir dilenci gelip “yoğurt alacağım” diyerek iki akçe ister. Cimri, şimdikilerin “Allah versin” dediği gibi “İnâyet ola” der, sâil gitmez, yine ister. Cimri yine ‘İnayet ola’ der, dilenci gitmez, istemeye devam eder, en sonunda bıkan cimri cebinden iki akçe çıkartıp yere atar; ‘Al yıkıl, defol!’ der. Dilenci iki akçeyi yerden alır gider, bir çanak yoğurt alır ve yer. O gece bu cimri rüyasında Cennet’e girer, bakar; Cennet geniş bir çayırlık alan, içinde ulu ulu ağaçlar, hoşlanır; içinde bir hayli gezer dolaşır, yorulur ve acıkır. Neden sonra karşısında bir insan yaratılır. Cimri: – ‘Arkadaş bu nasıl Cennet? Hani kuş kebapları, hani o nimetleri? Ben bu Cennet’te açlığımdan öleceğim, böyle Cennet mi olur?’ dedikten sonra karşısındaki: – ‘Haa! Evet bu akşam bir çanak yoğurt gönderdiniz’ der, yoğurdu getirir. Cimri, ‘Hani ekmek . . . ?’ der, – ‘Ekmek göndermediniz.’ – ‘Aaaa … buraya gönderirsen mi oluyor, biz kendi kendine oluyor biliyorduk.’ – ‘Hayır, kendi kendine hiçbir şey olmaz. Eğer bir şey gönderirsen o gönderdiğin şey gelir, burada hazır bulursun; zira “Ed-dünya mezraatü’l-ahirati'” hadis-i şerifi bunun üzerinedir’ der, (Dünya, ahiretin tarlasıdır) kayıp olur. Cimri uykudan uyanır; kan-ter içindedir. Kendisi zaten zengin olduğundan ailesini çağırmış, ”Aç şu sandıkları, çıkart şu altınları” demiş. Ardından çeşitli misafir odaları yaptırmış. Her gün kendisinin yediği yemeklerden gelene, gidene, yolculara yedirmiş. Bundan Sonra mutluluğu ve eli açıklığıyla meşhur olmuş. Belki o soydan hala vardır” buyurdu…

Allah’ın bir çeşit cömertliği, fukarayı meydana çıkarır, bir başka cömertliği de cömert kulları vasıtasıyla onlara bol bol ihsanda bulundurur. Şu halde yoksullar, Allah’ın cömertliğine aynadırlar. Hak ile Hak olan ve varlıktan tamamıyla geçen hakiki yoksullarsa mutlak nur olmuşlardır. Cömertler cömerdi Peygamber (sav): “Hamd ve cömertlik, dünyaya uzanmış cennet dallarıdır” buyurmadı mı? Cimrilik, şükürsüzlük ve gerçek körlüktür. Cimri, nehir kıyısında olduğu halde, suyu başkalarından esirgeyen ve önündeki ırmağı görmeyen kör gibidir.  [Hz. Pir Destgir-i münîr]

Eh sözü bu kadar dolaştıktan sonra, yazının başlığı ile barıştırmanın vaktidir; mesâiye nasıl devam edelim? Nasıl ölmek ve dirilmek istiyorsanız öylece yaşamalı… Hz. İsa aleyhisselâm ile ilgili meşhur hikâyedir: Pek sevdiği eşeğini, bulurum ümidiyle bir ömür arayıp can veren bir adamın kemiklerine, “İsm-i A’zâm” nefes buyurunca adam ayaklanıverir. İlk sorduğu soru “eşeğim nerede?” olur. Nefsinin istekleri peşinde hayat sürersen, öylece ölürsün…

– Nasıl ölürüm çok merâk ediyorum
– Uykudan önce son yaptığın şekilde ölür uyandığında ilk yaptığın şekilde dirilirsin; sürpriz final bekleme!

yeni6

… Önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. [Bakara:110]
O gün geldiğinde, sorular soru üstüne, insanlar: “Geride ne bırakmış?” (Geride kalanlar için neyi var) melekler “önden ne göndermiş?” (sonrası için önceden neyi var) Bir gün daha yaklaştığını bilene, bir gün öleceğini, hayatın bir gün olduğunu, o günün bugün olduğunu bilene, mucibince amel edene aşk olsun

Açılsın artık gözlerin

Hz. Ali efendimiz (k.v.) zamanında Basra valiliği de yapan Ebû Amr Osmân ibn-i Huneyf (v. 661), Ensâr’dan sabırlı, cesur, âdil; bir mübarek sahâbî. Resul-i ekrem hazretlerinden sadece bir hadis-i şerif nakletmiş, işte o kutlu sözler:

İki gözü görmeyen a’ma bir zat,  huzur-u saadete gelerek Peygamber Efendimiz’den (aleyhi ekmelittehaya) istirhamda bulundu: “Ya Resulallah! Sen Allah’a dua ediver de, Allah benim gözümün a’malığını, körlüğünü açsın, gözüm görsün. Benim körlüğüm, a’malığım gitsin. Dua et de gören bir insan olayım ne olur ya Resulallah!”

rahmetpeygamberi

Peygamber Efendimiz saadetle buyurdular ki:
Yoksa başka bir şeye mi dua etsem sana?… Bu haline dua etmesem de, a’malık konusunun dışında başka bir şeyle mi dua etsem? Nasıl istersin?”

Yani, “Allah seni cennetlik etsin, afiyet versin filan mı desem?.. (Aslında, O bize hakikatte neyi istemenin isabetli olacağını da öğretecek susup tâbi olmayı öğrenebilsek)

Dedi ki: “Ya Resulallah! Gözümün görmemeğe başlaması, a’malık bana çok ağır geldi. Sen benim gözümün açılmasını iste, ona dua et!”

Risaletpenah hazretleri buyurdu ki: “Madem öyle, git evine sonra abdest al sonra iki rekat namaz kıl! Sonra şöylece dua ediver:

hadis_metni

(Allàhümme inni es’elüke ve eteveccehü ileyke bi-nebiyyi muhammedin SAS, nebiyyir-rahmeh… Ya muhammedü inni eteveccehü ila rabbi bike en yekşifeli an basari… Allàhümme şeffi’hü fiyye ve şeffi’ni fi nefsi…)

Duayı okudum, manasını söyleyeyim, herhalde manasını merak ediyorsunuzdur:
(Allàhümme inni es’elüke) “Ey Allah’ım, ben senden istiyorum ki, (ve eteveccehü ileyke bi-nebiyyi muhammedin SAS, nebiyyir-rahmeh..) rahmet peygamberi olan Peygamberim Muhammed-i Mustafa’nın aşkına, hatırına senden istiyorum ve sana yöneldim. Onun hatırını öne sürerek sana yöneldim ya Rabbi!..”Sonra duanın öbür tarafında, evinde diyecek ki: (Ya muhammedü inni eteveccehü ila rabbi bike en yekşifeli an basari) “Ya Muhammed! Ben Rabbime senin adını öne sürerek, senin aşkını söyleyerek teveccüh ettim, yöneldim, yakardım. Gözümün körlüğünü gidermesi için seni öne sürdüm.” Sonra yine Allah’a yönelecek, diyecek ki:(Allàhümme şeffi’hü fiyye) “Ya Rabbi! Şu Muhammed-i Mustafa’nı benim hakkımda şefaatçi eyle… (ve şeffi’ni fi nefsi) Kendimi kendim hakkında şefaatçi olarak kabul eyle…”

Böyle demesini tavsiye etmiş Peygamber Efendimiz. Anladınız mı ne dediğini?.. Türkçe olarak yeniden söyleyeyim:
“Ya Rabbi! Ben senden habibin Muhammed-i Mustafa aşkına diliyor ve dileniyorum, sana rahmet peygamberi Muhammed-i Mustafa’nın adını öne sürerek teveccüh ediyorum, sana yöneliyorum. Ya Muhammed! Ben Rabbime senin adını söyleyerek teveccüh ediyorum, gözümün körlüğünü gidersin diye… Ya Rabbi! Bu Muhammed’ini benim için şefaatçi eyle, beni de kendim için şefaatçi eyle…

Dua bu… Böyle dua etmesini söylemiş. “Git evine, abdest al, iki rekat namaz kıl, bu sözleri söyle!” demiş.

Râvi diyor ki: “Adam Peygamber Efendimiz’in yanına, gözü gören bir kimse olarak, a’malığı gitmiş bir kimse olarak geri döndü.”

Allah’ın kudretine bakın, Resulallah’ın Allah indindeki kıymetine, şefaatine bakın; Resulallah aşkına dua edilince, Allah’ın nasıl kabul ettiğini anlayın!

Ey göz ve gönül aydınlığımız, ya biz kime gidelim ey Nebi, kimsesiz kaldık sana uzak bırakıldığımız çağlarda… kanadı kırık kuşlar gibi döner dururuz seni beklediğimiz mânâ kapında… ne olur bizim de can gözlerimizden gaflet perdelerini aç, kalplerimizi senin kalbinle aşina olacak ayarda tut, ömürlerimizi, hallerimizi, şahsiyetlerimizi daha dünyada senin yol ve gidişinle bir eyleyiver…

Gözünden perdeyi kaldır; mucize bir andır!
Ey çalgıcı akort et bıçaklarını, düşlerimiz kalındır