Ölmek mi zor?

Ey aşk yolunun olgun yolcusu, bana kapıyı aç!
Ey durmadan akıp giden gözyaşı biraz dinlen, izin ver canlara derdimiz söyleyeyim; Bu gece verdiğin sırla içime bir kor daha düşürdün, ağzımın tadını kaçırdın, yaktın beni canım efendim.
Malum dünyaya geldiğinde, bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlar insan. Yaşayan halimizden yükselen çığlıkların sebebi bu cümlelerdir:
Mevt (ölüm) ile fevt (fırsatı kaçırma) arasındaki şu yaman bağa bir bakın:

“Fevt, mevtten daha kötüdür. Çünkü fevt, eldeki fırsatı kaçırıp Hakk’tan gafil ve uzak olmaktır, mevt ise halktan uzaklaşmaktır. Dînî ve ahlâkî bir vazîfeyi îfâ etme fırsatını elden kaçırmak, ölümden daha zordur.

Bir hayrı kaçırmak, bir şerre dalmak ÖLMEKTEN beterdir. Ölmek halktan ayrılıp Hakka kavuşmaktır, sevgiliyle buluşmaktır. Oysa her isyan ve günahta Allah’tan ayrı düştüğünün farkında mısın ey can!?

Dünya hayatı uyku gibi, ahiret hayatı uyanıklık gibidir, her kim rüyasında ağladığını görürse onun tefsiri, o kimse uyanıklık halinde gülecektir,sevinecektir.
Ey kardeşim, dünya uykusunda ağla, ta ki ahiret uyanıklığında cennetlik ve sâid olunca gülesin!

Aman Yâ Rabbi! Son nefesimizi Cemâl-i İlâhî’ne kavuşma aşk ve iştiyâkıyla verebilmeye medâr olacak feyizli bir ömür yaşamayı cümlemize nasîb eyle!

Söz Yahyâ bin Muâz-ı Râzî (Rey, 872-Nişabur)’dendir. Hazret büyük velîlerden. İsmi Yahyâ bin Muâz bin Câfer Râzî, künyesi Ebû Zekeriyyâ, lakabı Vâiz’dir.