Bir def’a ‘îd-i şerîf güni tenhâda kendü hâlüme meşgûl olup du’âda iken kendümi zâyi’ idüp ‘aklum dagılmış. Yine efendi hazretleri zâhir olup buyurdılar ki: “Îd-i şerîfün mübârek ola. İnşa’allâh ‘azîm bayrama senüñ ile ma’an vâsıl olaruz,” diyü buyurdılar. ••• Ba’dehu: Yine fakîreye gaflet müstevlî olup ‘âlem-i rû’yâda görürem ki bir bî-nazîr otak. Dıvârı gümüşden. Üzerinde “Lâ ilâhe illallâh Muhammedun resûllullâh” altundan yazılmış. Cevânib-i erba’ası böyle. Yukarıda bî-kıyâs kandiller asılmış. Bazısı altundan, bazısı envâ-i cevherden. Bu odanuñ dal ile ortasında bir şâzerü’r-revân var, altundan. Suyı dahı altun akar. Vel-hâsıl bir odadur ki ‘akl-i beşer idrâk idemez. Ya’nî ‘azîz hazretleri ol sudan fakîreye virdiler, ammâ su da altun gibidür. Yine görsem, bu odanuñ sadrında Habîb-i Ekrem (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) hazretleri cülûs itmişler. Sagında solında cihâryâr-i güzîn oturmışlar. Ba’zılar ayag üzre dururlar. Habîb-i ekrem (sall’allâhu ‘aleyhi ve sellem) hazretlerini mübârek hilye-i şerîfleri üzre gördüm. Be-‘aynihi öyle gördüm. Hatta mübarek alnı nûrın ve mübârek çeşm-i şerîflerini ve ebrûların gâyet ‘ayân fark eyledüm, zâhirde görür gibi. Ve cihâryâr-i güzîn hazretlerini, hey’etleri ve şekl ü şemâ’illerin, ‘ayân gördüm. Taşradan tabaklar ile hediyeler ke-enne sultân-i enbiyâ’ya getürürler. Ayag üzre olanlar bu hediyeler ile takayyüd iderler. Bu esnada ‘azîz hazretleri karşudan gelüp, “Selâmun ‘aleyküm ya seyyidü’l-evvelîn ve’l-âhirîn, habîb-i rabbü’l-‘âlemîn,” diyüp mukâbelede sultân-i enbiyâ redd-i selâm idüp, “mahbûb-i güzîn hazretlerinüñ çak ortasında oturup fakîre vakf eyledügüm mushaf ‘azîz hazretlerinüñ elinde imiş. Ke-enne sultân-i enbiyâ’ya ‘arz idüp, “Bu, fakîrenüñ sultânum hazretlerine hediyesidür” didiler. Habîb-i ekrem hazretleri tebessüm idüp “tekabbelallâhu bekabûlin hasenin sümme kabbilnâ sümme kabbilnâs sümme kabbilnâ” diyü buyurup mushaf-i şerîfi mübarek eline alup açup nazar eylediler. Ciharyâr-i güzîn dahı alup nazar eylediler. Yine sultân-i enbiyâ hazretlerinüñ mübârek eline virüp anlaruñ elinde iken fakîre uyandum.
Bir kere mübarek bayram günü tenhada kendi halimde duada iken kendimi kaybettim, aklım dağılmış. Yine efendi hazretleri görünüp buyurdular ki: “Bayramın mübarek olsun, inşallah büyük bayrama birlikte ulaşırız,” diye buyurdular.
***
Yine fakîreye gaflet geldi. Rüya aleminde gördüm ki benzersiz bir oda. Duvarı gümüşten. Üzerinde altından “La ilahe illallah Muhammedün resulullah” yazılmış. Dört tarafı böyle. Yukarıda eşsiz kandiller asılmış. Bazısı altından, bazısı çeşitli mücevherlerden yapılmış. Bu odanın ortasında bir şadırvan var, altından. Suyu bile altın akıyor. Velhasıl öyle bir oda ki insan aklı kavrayamaz. Aziz hazretleri o sudan fakîreye verdiler, ama su da altın gibidir. Ne görsem, bu odanın başında Habib-i Ekrem (s.a.s.) hazretleri oturmuşlar. Sağında solunda dört halife oturmuş. Birileri de ayakta duruyor. Habib-i ekrem hazretlerini (s.a.s.) mübarek hilyelerindeki gibi gördüm. Aynen öyle gördüm. Hatta mübarek alnındaki nuru, mübarek gözlerini ve yüzlerini açıkça seçiyordum, sanki gerçekten görüyor gibi. Ve dört halife hazretlerini, cüsseleri ve şekl ü şemaillerini açıkça gördüm. Dışarıdan tabaklarla hediyeler, sanki peygamberlerin sultanı’na getiriliyordu. Ayakta olanlar bu hediyelerle ilgileniyorlardı. Bu esnada aziz hazretleri karşıdan gelip, “Selamun aleyküm, öncekilerin ve sonrakilerin efendisi, alemlerin rabbinin sevgilisi” dedi, Peygamberler Sultanı, karşılığında selamı alıp “Hakkın sevdiği, peygamberlerin aşık olduğu” buyurdular. Aziz hazretleri de dört halife hazretlerinin tam ortasına oturdu. Fakîrenin vakfeylediğim Kuran-ı Kerim aziz hazretlerinin elindeymiş. Güya peygamberlerin sultanı’na sunup “Bu, fakîrenin sultanım hazretlerine hediyesidir” dediler. Hazret-i Muhammed(sas) tebessüm edip “Allah bir güzel kabul ile kabul etsin, bizden kabul buyursun, insanlardan kabul buyursun, bizdem kabul buyursun” diyerek mushaf-ı şerifi mübarek eline alıp açtı ve baktı. Dört halife de alıp gözden geçirdiler. Yine Hazret-i peygamberin mübarek ellerine verdiler, onların elindeyken fakîre uyandım.
* Bir diğer rüyâ mektubunda görüşmek üzere hoşça bakın zatınıza efendim…
Böylesi bir mânâya dair nihâvend tespiti de burada teberrüken paylaşmak dileriz:
Bu gece yâri gördüm şükür elhamdülillah
Ayağına yüz sürdüm şükür elhamdülillah
Bana armağan verdi dilimden düşmez virdi
Gönül murâda erdi şükür elhamdülillah
Eliflâmı belinde tesbihi var elinde
Gönlüm aşkın selinde şükür elhamdülillah
Yüzü nûrla bezenmiş yaradan pek özenmiş
Ne kadar da güzelmiş şükür elhamdülillah
Sakal siyah hiç yok ak kalbinde nûrdan revnâk
Övmüş de yaratmış Hak şükür elhamdülillah
Tâcı vardı başında nûrdan hilâl kaşında
Yıkandım gözyaşında şükür elhamdülillah
Pîrim efendim benim fedâdır cân u tenim
Âzâd olmaz bendenim şükür elhamdülillah
Aşkî mest olup gitti muhabbet câna yetti
Nûreddin’i seyretti şükür elhamdülillah